"Do you love me, even if I have wounds?"
~
Ayaklarım zorda olsa evin yolunu bulmuştu. Neyle karşılaşacağımı bilmemek beni fazlasıyla geriyordu. Fakat bundan asla bir kaçışım yoktu.
Evin önüne geldiğimde birkaç dakika olduğum yerde durdum. Aklıma kaçıp gitmek fikri gelsede bunu yapamazdım. Hem kaçsam nereye gidicektim? Mecburdum bu eve girmeye..
Derin bir nefes vererek apartmana girdim. Asansör yerine merdivenlerden çıkmayı tercih ettim. Aklımca oyalanıyordum ama birazdan evde olacaktım. Şu an babamın beni evde öfkeli bir şekilde beklediğine adım gibi emindim.
Bizim kata geldiğimde soluklandım ve hiç beklemeden kapıya vurdum. Beklemenin bir anlamı yoktu. Korkularımla yüzleşmek zorundaydım.
Kapıyı annem açmıştı. Suratı resmen mahkeme duvarı gibiydi. Kaşları her zamankinden dahada çatıktı. Olan şeylerden haberi olduğuna kanaat getirdim.
"İçeri geç çabuk!" Sert ses tonunu umursamadan ayakkabılarımı çıkardım ve eve girdim. Korkularım her saniye artıyordu. Onlarla mücadele edemiyordum.
Oturma odasına gittiğimde babamın ayakta durup beni beklediğini gördüm. Beni fark ettiği anda kaşlarını hızla çatmıştı.
"Hanımefendi sonunda eve buyur edebildi!" Cevap vermemeye karar vermiştim. Sessizce onu dinlemeye devam ettim.
"O şerefsiz olacak adam kim?" Sorusuyla ard arda yutkundum. Ateşden bahsediyordu!
"T-tanımıyorum.." Dedim kısaca. Ama babam pekte ikna olmuş gibi değildi.
"Yalan konuşma!" Diye bağırdı.
"Baba gerçekten tanımıyorum.." Babam sözlerimi başıyla reddetmişti.
"Sen utanmıyor musun da koca koca adamlarla geziyorsun he!?" Siniri iyice artmıştı bunu gözlerinde görebiliyordum.
"Ben kimseyle gezmedim baba.. O adamı tanımıyorum." Babam o sıra pantolonun kemerini çıkarmaya başlamıştı. O an içimden koca bir siktir çekmiştim.
"O yüzden mi motoruna binip gittin?" Diyecek hiçbir şey bulamadım. Yalan konuşma konusunda maalesef iyi değildim.
"Biz seni okula gönderiyoruz hanımefendi dışarıda adamlarla sürtüyor!" Gözyaşlarım benden izinsiz akmıştı. Kızına karşı bu cümleyi nasıl kurabilirdi bir baba?
"Ben yanlış bir şey yapmadım!" O sıra annem araya girmişti.
"Kes sesini Elvin! Yakında adımız çıkarsa ben o zaman sana sorarım.." Bu sefer korkum azalmıştı ve yerini sinir doldurmuştu. Şu an yapmadığım bir şey için suçlanıyordum ve bağırtı işitiyordum.
"Siz neden beni anlamak istemiyorsunuz ya? Ben o adamı tanımıyorum ve yanlış bir şey de yapmadım.." Sözlerimle babam üzerime doğru yürümüştü.
"Hala yalan konuşuyor!" Kemeri eline iyice otutturdu ve omuzuma sert bir şekilde vurdu.
"Utanmaz seni! Ne zaman akıllanacaksın sen?" Acıyla sızlanırken ikinci darbeyi de yemiştim. Ona karşı gelmeye yeltenirken ellerimi sıkıca tuttu ve vurmaya devam etti. Her vurmasında kemerin çıkardığı o ses kulaklarımda dolup taşmıştı. Bu sesi artık ölsem unutmazdım.
"Baba ne olur dur!" Gözlerine baktığımda onun asla durmayacağını fark ettim. Gözleri resmen alev saçıyordu..
"Senin gibi evlat olmaz olsun!" Vurmayı asla hafifletmemişti. O an anneme baktım.. Sadece durmuş öylece bizi izliyordu. İçi hiç mi sızlamıyordu? Bu nasıl bir vicdandı? Nasıl bir anneydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loss of Memory | Johnny Depp
ChickLitKafanızın içinde birden fazla ses duyduğunuz oldu mu? Ya da vücudunuzun ele geçirildiğini hissettiğiniz? Eğer bu soru bana sorulmuş olsaydı sanırım cevabım şu olurdu: "Onlar tek kafamın içinde değiller, onlar her yerdeler ve ben onlarla hayatımı yaş...