Minho dediğim şeyden sonra beni belimden tutarak kaldırdı ve havuzun duvarına oturttu ama ben sudan kaçıyordum. Zar zor ayağa kalktım. Korkuyordum çok korkuyordum. Minho havuzdan çıkmış ve yavaş yavaş bana yaklaşıyordu.''Jisung bak sakin ol. Korkunu anlayabiliyorum ama korkucak birşey yok. Şimdi dur lütfen.''
Geri geri adımlamaya başladım çok geçmedende kapalı havuzun duvarlarına çarptım. Minho ise bana yaklaşmaya devam ediyordu.
Nefes nefeseydim. Minho tam önümde durdu ve ellerimi tuttu.
''Bak beraber ona kadar sayıcaz anlaştıkmı? Sakinleşmeye çalış.''
''1,2,3,4...''
Yavaş yavaş beraber ona kadar saymaya başladık. Biraz sakinlemiştim.
''Şimdi biraz daha iyimisin?''
Başımı salladım. Aklına gelen bir fikirle yan taraftaki masaya uzandı ve bir su şişesi aldı.
''Su istermisin?''
Nedense konuşamıyordum. Sadece başımı salladım ve suyu alıp hızlı hızlı içtim.
''İstersen seni eve götüreyim böyle devam edebilecek durumda deyilsin.''
''Ama babam...''
Kaşlarını çattı.'' Babandanmı korkuyorsun. Ama neden? Hem ben onunla konuşurum merak etme sana zarar vermesine asla izin vermem.''
Yine başımı salladım. Ama inanmıyordum. Babamdan bir ton azar işiticektim. Beceriksiz ve işe yaramaz olduğuma dair. Hatta dövebilirdi...
''Hadi o zaman gel üstünü değiştir ilk önce.''
Belimi tutup beni giyinme odalarının bulunduğu yere yönlendirirken söylemişti bunları.
Hemen bir odaya girdim ve kapıyı kapatıp duvara yaslandım.
Gözlerim dolmaya başlamıştı.
Yine hergün duyduğum o iğrenç kelimeleri duyucaktım onun ağzından. İğrenç,beceriksiz,işe yaramaz, gerizekalı birisi olmayı ben istemedim...Hemen gözlerimi silip üstümü değiştirmeye başladım. Acaba dediğini yapıcakmıydı? Yapsa bile babam onu dinliycekmiydi?
Üstümü tamamen değiştirdikten sonra kapıyı açtım ve beni bekleyen Minho'yu gördüm.
O da üstünü değiştirmişti.''Gidelim mi?''
Yine başımı salladım. Kahretsin siktiminin ağzını açıp konuşamıyordum. Çünkü konuşmaya çalışsam ağlayacağımı biliyordum. Aynen babamın söylediği gibiydim. Ağlayıp duran mızmız bir bebek gibi.
Bir elini belime sardı öbür eliylede elimi tuttu ve beni çıkış kapısına doğru yürümeye başladık. Dışarıya çıktığımızda derin bir nefes aldım ve Minho'nun arabasının yanına geldik. Benim için ön koltuğun kapısını açtı. Ben oturduktan sonra o da kapımı kapatıp yanıma oturdu.
Yol boyunca nerdeyse hiç konuşmadık. Sadece arada iyi olup olmadığımı soruyordu. Bende iyi olduğumu söylüyor ve susmaya devam ediyorduk. Evimi kayıt işlemleri sırasında öğrenmiş olmalıydı.
Cok geçmeden eve vardığızda arabayı durdurup bana baktı sanki 'hazırmısın' der gibiydi. Şuan arabanın içinde birbirimize bakıyorduk.
''İnelim'' dedim ve kapıyı açtım. Benim arkamdan o da çıkmıştı. Sırtımda bir el hissettiğimde Minho'ya döndüm. O da bana bakıyordu... sanki bana güc vermek istercesine gülümsüyordu.
Başımı gelmiş olduğumuz evin kapısına çevirdim ve derin bir nefes aldım ve kapıyı çaldım.
kapıyı evin hizmetlisi açtı. İçeri girdiğimizde gördüm şey koltukta oturan babam oldu. Bize dönük olan L şeklindeki koltukta oturmuş şaşkınca bize bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzme Öğretmeni/Minsung
Fanfiction''Sen kimsin ve beni neden buraya getirdin?'' Bir fısıltı gibi çıkmıştı ağzımdan kelimeler ama eli kapının kulbunda olan Minho'yu durdurmaya yetmişti. Bana dönmeden konuştu. ''Belki hayatında son kez göreceğin biri belkide celladın...''