Duyduğum şeyle şok olmuştum. Beni kaçırıyormuydu? Ama neden? Beni buraya getiren oydu. Şimdi neden bunu yapıyordu. Bunu yaptığı için onu öldürebilirlerdi...
Konuşmuyordum sadece beni çekiştirmesine izin veriyordum. Kapıdan çıktıktan sonra karnlık merdivenlerden cıkmaya başladık. Ona neden böyle birşey yaptıgını sormak istiyordum.
''Neden benim için böyle birşey yapıyorsun?''
''Çok konuşma. Böyle giderse yakalanıcaz. Koş.''
Bana dönmeden cevaplamıştı sorumu. Aslında buna cevapda denmezdi. Merdivenlerin sonunda sürgülü kapıya ulaştığımızda kapının kulbunu tuttu ve bana döndü.
''Kapıyı açtığım anda koşucaz anladın mı? Eğer hızlı olmazsak ikimizde ölürüz.''
Olumlu anlamda başımı salladım. Tekrardan önüne döndü ve kapıyı hızlıca ve gürültüyle açtı. O an koşabildiğim kadar hızlı koşmaya çalıştım. Kocman depoda yüksek ve büyük yük eşyalarının aralarında koşuyorduk.
Biraz daha ilerledikten sonra bir yük eşyasının yanında durduk. Yanında durduğumuz son yük eşyasınydı. Burdan sonra açık alanda olacaktık. Az uzağımızda kocaman deponun kapısı vardı. Minho'ya baktığımda silahını çıkardığını gördüm. Görüntüsü bile korkutucuydu.
Minho biraz öne doğru eğildi ve birisinin olup olmadığına baktı. Daha sonra bana döndü ve kaş göz işareri yaparak koşmamız gerektiğini söyledi. Başımı sallayıp onayladığımda önüne döndü ve parmakları ile üçe kadar saydı. Üç işareti yaptığında büyük bir hızla koşmaya başladık.
Deponun kapısından çıktığımız anda Minho kapının iki tarafında bekleyen adamlara ateş etti. İkiside yaralanmıştı. Koşmaya devam ettiğimiz anda önümüdeki arabayı gördüm.
''Bin!''
Bana söydeği şeyi yaptım ve ön koltuğa oturdum. O da hızlıca şoför koltuğuna oturduğunda arabayı çalıştırdı. O arabanın gazına basarken dışardan sesler geliyordu.
Hızla büyük deponun önünden uzaklaşıyorduk. Kalbim yerinden çıkarcasına atıyordu. Açlık ve aksiyon birleşince çok yorgun hissediyordum. Yan tarafımdan gelen sesle başımı o tarafa çevirdim.
''İyimisin? Zarar görmedin değil mi?''
''Hayır hayır. İyiyim.''
Başını salladı ve yola devam etti.
''Nereye gidiyoruz?''
''Şimdilik kimsenin bizi bulamayacağı bir yere.''
Başımı salladım ve yolu izledim. Neden benim için hayatını tehlikeye attığını merak ediyor ve sormak istiyordum. Aslında ona hâlâ kızgındım. Neden mi? Aslında işini yapmıştı ama beni kandırmıştı. Ve şimdide kaçırdığı kişiyi kurtarıyordu.
Çok geçmeden bir kulübenin önüne geldik. Arabayı durdurduğunda bana baktı ve konuşmaya başladı.
''Bir süre burada kalacağız.''
Başımı onaylar şekilde salladım. O da önüne dönüp arabanın kapısını açtı ve arabadan indi. Fakat o an başım dayanılamaz derecede ağrımaya ve dönmeye başlamıştı. Arabanın kapısını yavaşça açtım ve indim. Şimdide gözüm kararmaya başlamıştı. Büyük ihtimalle açlığım yüzünden oluyordu. Arabanın kapısını kapattığımda görüntüler bulanıklaşıyordu. Bir adım atmaya çalıştığımda dengemi kaybettim ve her yer karardı.
Bayılmıştım...
...
Nasıl olmus bok böceklerim
Biliyorum biraz kısa oldu ama birdahaki bölüme daha uzun olacak.
Görüşürüzz<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzme Öğretmeni/Minsung
Fanfiction''Sen kimsin ve beni neden buraya getirdin?'' Bir fısıltı gibi çıkmıştı ağzımdan kelimeler ama eli kapının kulbunda olan Minho'yu durdurmaya yetmişti. Bana dönmeden konuştu. ''Belki hayatında son kez göreceğin biri belkide celladın...''