****İyi okumalar babuşlar. Bu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz. Oylamayı unutmayın lütfen. Medyadaki video da kitabımın tanıtım videosu. Hikaye hakkında bir fikir sahibi olmak isterseniz izlemenizi öneririm.
Tanrıların annesi, herşeyin başlangıcı olan İdil tüm evrenin tek sahibidir. Koca evrende istediği zaman istediğini yapabilecek güçtedir. Tüm tanrılar onun çocuklarıdır ve Ay onların evidir.
Ay, İdil ve çocukları için bir sığınak işlevi görür. Çağlarca, yüzyıllarca hepsi barış içerisinde yaşarlar. İdil doğan tüm çocuklarına kendine ait olan güçlerden verir. Evreni daha düzenli hale getirir. Tüm ışığın kaynağı olan güneşleri, canlılara hayat üfleyen gezegenleri yaratır. Galaksileri şekillendirir. Ve farklı gezengenlerde farklı yaratıklar oluşturur. Herşey onun kontrolünde mükemmel ilerlemektedir.
Lakin o düzen bozulmaya başlar. Çünkü tüm bunları yaratmak Tanrıların annesinin enerjisini emmektedir. Gün geçtikçe teni solar, bur ağacın dalı misali salınan sarı saçları beyazlar. Gözleri dahi eskisi gibi göremez olur.
Yarattığı insanlar gibi yaşlanmaya başladığı fark edilir. Tüm tanrılar bir olup annelerini yani kendilerinin varoluş sebebi olan yüce varlığı iyileştirmek için her türlü tedaviyi denerler. Ama işe yaramaz. Tanrıça ölüme mahkumdur. Ne yaparsa yapsın kendisini iyileştiremez. Ve en sonunda beklenildiği gibi ölür.
Toza dönüşür ve özü sonsuz evrene dağılır. Diğer tanrılar anneleri için yas tutarlar. Ne günleri yıllarca ağlarlar. Ta ki onun yerine kim geçecek tartışmaları başlayana kadar. Yarısı Bilgelik tanrıçası olan Ay Tanrı'nın başa geçmesini isterken diğer yarısı kurnazlık tanrısı olan Enki'yi isterler. İkisinin arasındaki rekabet zaten hep bilinir.
Daha sonraları çağlar boyunca aklın ve çıkarın savaşı olarak hatırlanacak olan savaş başlar. Ne kadar sürdüğünü kimse bilmemekle birlikte normal bir insan ömrünün dört katı kadar sürdüğü bilinen bu savaş ölmez denilen bir sürü tanrının xanını alıp özlerinin evrene dağılmasına sebep olmuştur..
Savaşı Ay Tanrı ve onu destekleyen taraf kazanır. Ay Tanrı kazanmasına rağmen oldukça büyük bir kayıp vermiştir. En sevdiği kardeşi mutluluk tanrısı Anka, savaş tanrısı Bumin tarafından ağır yaralanır. Tıpkı İdil gibi ne yaparlarsa yapsınlar Anka'nın ölümüne engel olamazlar.
Tek bir çözüm yolu bulmayı başarırlar. O da asıl vücudunu reddeden ruhu daha önce hiç rastlanmayan bir kuşun bedenine koymaktır. Bu kuşun devasa bir büyüklüğü vardır. Şifa tanrıçası Karen, Anka'nın ruhunun acı içerisinde olacağını anlatır.
Kardeşini çok seven Ay Tanrı ne yaparsa ruhunun iyileşceğini sorduğunda Karen'in cevabı şu sözler oldu; can ver. Ama tanrılara değil. Tam anlamıyla bir yaratıcı ol. Bir gezegene hayat ver. Ama İdil'in yaptığı gibi değil. Onların içine bize benzeyen, andıran ama bizim gibi güçlü olmayan yaratıklar koy. Ve onları çocukların gibi sev. Koru kolla onları. İşte eğer bunu yaparsan kardeşinin ruhu Kazırgan'a gönderilir' der.
Kazırgan, Tanrıların öldükleri vakit gideceği yerdir. Tanrılar ne kadar ölmeleri zor varlıklar olsa da eğer ölürlerse oraya giderler.
Ay Tanrı beş günde Alem'i yaratır. İki günde de insanları yaratmaya başlar. Tüm bunları yapmak onun için de zordur. Annesi kadar güçlü değildir. Ama yine de kardeşi için tüm bunları yapar. Yarattığı dünya olan Alem, yaratırken Ay Tanrı fazla güçsüz olduğu için istenildiği kadar iyi olmaz.
Alem'in yaratılması ile Tanrılar çağı sona erer ve ilk insanlar çağı başlar. Bu gezegenden ne zaman bakılırsa bakılsın Tanrıların evi olan Ay her daim görülebilir. Ay her daim tüm ihtişamıyla gökte parlar. İşte size anlatacağım hikaye de bu sorunlu dünyada geçen sıradan bir kızın yükselme hikayesidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Taşı
FantasyNefes nefese kalmıştım. O kadar uzun süredir açtım ve susuz kalmıştım ki koşmayı bırak adım atacak halim kalmamıştı. Ama yine de buradaydım işte. İsmini daha önce duymadığım topraklarda daha önce duymadım canavarlar tarafından kovalanıyordum. Hem...