Hellööö
Ben geldim sevgili babuşlarım. Bölümü umarım beğenirsiniz. Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.
Taş Kale'nin aklımdaki görüntüsünü biraz olsun çizdirebildim ama turnuva alanı hiçbir şekilde istediğim gibi olmadığı için orası komple sizin hayal gücünüze bağlı babuşlarım.
Ha bir de ben bu bölümü yazarken bol bol Boney M- Rasputin şarkısını dinledim. Siz de eğer kitap okurken şarkı dinlemesini seviyorsanız dinleyin istedim.
Taş Kale'nin farklı açılardan görüntüleri
"Lanet olsun, lanet olsun, bin bir kere lanet olsun," diye mırıldandı Maral atına bakarken. Atıp tutması kolaydı lakin gerçekten de eşleşince ne yapacağını şaşırmıştı. Son iki haftadır etrafa o kadar çok hava atmıştı ki. Olduğundan daha fazlası gibi görünme isteği yüzünden başını belaya sokmuştu.
Her ne kadar çelik eritenle savaşmak istese de bu savaşın turnuvada değil de antremanlarda olmasını isterdi. Evrene karşılaşma ile ilgili mesajlarını göndermeden önce keşke bunu düşünseydi. İlk dövüşünün onunla olması çok büyük bir talihsizlikti. Üstelik adamın kişiliğini de bilmiyordu.
Ya o deli yamyamlardan biriyse ve acımadan kendisini öldürürse? Bu hikayeleri her yıl duyarlardı. İçini yiyen endişe adım adım büyürken atının eyerlerini gereksiz yere fazladan sıkmıştı. Huzursuzlanan at geri çekilince Maral eyeri bırakıp hayvandan birkaç adım uzaklaştı.
Onun gerginliğini atın da hissettiğini unutmuştu. Bu gidişle daha ilk turdan elenecekti çünkü maçın ilk turu komple atına dayanıyordu. At, onu üzerinden atarsa bir sıfır geriden başlamış olurdu.
Hayvandan yeterince uzaklaştığını düşündüğünde biraz sakinleşebilmek ve biraz da dövüş sırasında uygulayabileceği stratejileri düşünmek için kendine fırsat tanıdı. Karnı ağrıyordu gerginlikten.
Gerçi açlıktan da olabilirdi çünkü zırhının üzerine tam olmasını istediği için iki gündür doğru düzgün yemek yememişti. Midesinden gelen sesleri görmezden geldi. Şimdiki önceliği o değildi, ne olursa olsun bu dövüşü atlatıp bir sonraki tura geçmesi lazımdı. Ebren için.
İki yıl geçtiği için öfkesi ve intikam alma arzusunun tüm bedenini saran alevi biraz olsun dinmişti ama Maral her daim elinden geldiğince sözünü tutan birisiydi. O yüzden şimdi de sözünden dönmeyecekti. Ölmese veya uzuvlarından birini kaybetmese iyi olurdu tabi.
Aklında milyonlarca senaryo geçti gitti. Bazıları çok kanlıydı bazılarında ise kazanıyordu. Keşke en azından rakibini gözlemleyebileceği bir an olsaydı.
Maçlar daha başlamamıştı. Askerlerin kendilerini hazırlamaları için zaman verilmişti de zaman verseler bile ne değişirdi ki? Bu ölüm oyununun açılışını Maral yapacaktı. İlk maç ona aitti. Yani cenazesine en fazla yarım saati vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Taşı
FantasiaNefes nefese kalmıştım. O kadar uzun süredir açtım ve susuz kalmıştım ki koşmayı bırak adım atacak halim kalmamıştı. Ama yine de buradaydım işte. İsmini daha önce duymadığım topraklarda daha önce duymadım canavarlar tarafından kovalanıyordum. Hem...