Hellööö babuşlar
Yeni bir bölüm ile geldim. Bu sıralar sınavlarınız olduğunu biliyorum. Umarım sınavlar güzel geçmiştir. Neyse şimdi bölüme geçelim.
Bölüm şarkısı - bring me to life
Uylaş ve Algın emin adımlarla saraya girdiler. Ayakları boş zeminde tok ve sert sesler çıkarıyor adeta geldiklerini herkese duyuruyorlardı. Etraflarında onları gören herkes saygıyla başlarını eğiyorlardı ama önemsemediler. Şu an kimseye kibarlık yapacak durumda değillerdi.
Algın belgedekileri okuyunca zaten neredeyse kalp krizi geçiriyordu. Sonra kendine gelebildiğinde de zaten kaçırılmıştı. Uylaş ise belgeyi daha yeni okumuştu ve tabiri caizse sinirden kuduruyordu. Morali fazlasıyla bozuktu ve Barlas'ı gördüğü ilk an saldırmamak için kendisini tutması gerekti. Yoksa gerçekten telafisi olmayan şeyler yapardı.
Bugün büyük konsey vardı. Konsey odasının önüne geldiklerinde izin istemeden pat diye anında odaya girdiler. Hizmetlinin kendilerini selamlamasına bile izin vermemişlerdi. Zaten önemli de değildi. Odaya girişleriyle herkesin yüzü onlara döndü.
Şehir lordları da dahil çoğu lord ve kont, Uylaş'a daha doğrusu Kapgan ailesine karşı büyük bir ihtiyatla ve tereddütle yaklaşırdı. Ki bu oldukça normaldi. Kapganlar çoğu ticaret anlaşmasında önemli rol oynalarlardı.
Tüm bu taht oyunlarında tahta kimin geçip geçmeyeceğini onlar belirlerdi. Kral olmasına rağmen eğer bir konseye katılıyorlarsa herkes diken üstünde olurdu.
Algın eski eşi Robert Mauriac ile gözgöze geldi. İkisi de birbirlerine tiksinir şekilde baktılar. Salonda yaklaşık yirmi kişi vardı. Normalde olması gereken Bumin son olaylardan dolayı konseye yetişememişti. Onların ani baskını odada bulunan soylular arasında bomba Kral yardımcısı Uman hemen ayağa kalkıp onları selamladı.
"Hoş geldiniz Kapgan ailesinin değerli fertleri." Uylaş en soğuk ifadesiyle cevapladı onu. "Hoşbulduk." Sadece bunu söylemişti. Uman onların niye aniden konseye geldiklerini merak ediyordu. Gerçi sadece onu değil masada bulunan herkesin ilgilendiği bir konuydu.
"Bu konseye katılmayacağınızı açıkça belirtmiştiniz. O yüzden niye geldiğinizi merak ediyorum. Bağışlayın lütfen." Bu sefer cevap veren Algın oldu. "Buraya gelmek için izin almamız gerektiğini bilmiyorduk. Yıllardır istediğimiz zaman geldik istediğimiz zaman gittik. Hiç bir kral yardımcısı da senin gibi bize karşı böyle terbiyesizce sorular sormadı."
Algın'ın sesi en az abisi kadar soğuktu. Belki de Uylaş'tan daha fazla sinirli olduğundandı. "Son zamanlarlarda güzel halamın terbiye algısı değişmiş."
Barlas ikilinin yeni muhatabıydı. Karşısında böyle bir dramanın dönmesini kendisine karşı yapılmış bir hakaret olarak algıladı. Ayağa kalktı ve onlara doğru yürüyerek "Uman sadece bir soru sordu. Sanıyorum ki bu aralar pek iyi değilsin. Uzun zamandır kendini Baraklı'ya kapattığını durdum. Umarım iyisindir." Dedi.
Konuşurken yanlarına gelmişti. Hemen Algın'ın elini tutup öptü ve sarıldı. Algın da ona karşılık vermesine rağmen sarılışı ne içtendi ne de samimi. Belgede okuduğu şey ayrı canını sıkıyordu, Tanrı Toprakları'nın onu kaçırması ayrı. Son iki haftada onların elinde ne yaşadığını bir kendisi bir de tanrılar biliyordu ya. O sürede hayattan soğumuştu.
"Barkan ile Ayda'nın nişanını haber vermeye gelmiştik." Uylaş ters ve hoşnutsuz bir şekilde yeğenine baktı.
"Barkan sonunda evleniyor ha. Bu haber çok sevindirici. En sevdiğim kuzenlerimden birinin daha bu güzel haberini almak çok güzel." Barlas bu sözleri söylerken ciddiydi. Çocukluğu sadece Erendiz ve Erten'le geçmemişti. Barkan ve Berkin ile olan anıları da çok değerliydi. Lordlar arkadan tebriklerini sunuyorlardı. Onları kısa kısa geçiştirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Taşı
FantasíaNefes nefese kalmıştım. O kadar uzun süredir açtım ve susuz kalmıştım ki koşmayı bırak adım atacak halim kalmamıştı. Ama yine de buradaydım işte. İsmini daha önce duymadığım topraklarda daha önce duymadım canavarlar tarafından kovalanıyordum. Hem...