4. Bölüm "Mahkeme"

17 6 1
                                    


İyi okumalar <33

Yorum yapıp varlığınızı belli edin lütfen. Sizinle konuşmayı gerçekten çok istiyorum

🍃

Sessizlik adres olarak bu odayı bellemişti sanki. Dakikalardır hiçbir ses çıkmıyor, herkes başka yerleri inceliyordu. Bu kadar susmalarından rahatsız olmaya başlamıştım. Ben bu durumu yaşamak istemiyordum ki. Uzun zamandır sakinliğe hasret kalmıştım. Evrenin duraklama dönemine girdiği, herkesin sakin olduğu ve her şeyin yolunda gittiği zamanları özlemiştim. Umarım bu kaosun sonunda o duraklama dönemine ulaşabilirdik. Ekibimin dağılmasını istemiyordum. Keşke her istediğim olsaydı.

Daha fazla sessizliğe müsaade edemeyecektim. Niye birbirimizle konuşmaktan imtina ediyorduk? Hâlbuki biz her şeyi ve her durumu konuşabilirdik. Sanırım bu sessizlik birazda Leo'nun dramatik kişiliğinden kaynaklanıyordu. Yoksa ortaya bir bomba bırakıp bu kadar uzun süre susmasını anlamlandıramıyordum.

"Eee Leo, konuşmayı düşünüyor musun yoksa birkaçımız gerginlikten yasaklara yol alsın mı?"

Kimsenin konuşmaya cesareti olmadığı anda görev yine bana düşmüştü. Sonunda sesimle herkes silkelenmiş ve girdiği transtan çıkmıştı. Odak noktamızı ortak bir hareketle Leo'ya çevirmiş suskunluğun zincirlerini serbest bırakmasını bekliyorduk. Kısa bir bekleyişin ardından konuşmaya karar vermiş olmalı ki boğazını temizledi. Sanki orada bulunan bir engelden kurtulmaya çalışıyordu.

"Tamam, sanırım konuşmaya başlamam gerekiyor. Neden hep en çirkin durumları ben tespit ederim ki sanki. Huh! Sanırım bu düşündüğümden daha zor." Kısa bir es verdi. Anlamıştık ki ihanet yakınımızdan birindendi. Galiba kim olduğunu bulmuştum. Gruptan birilerini kaybedebileceğimi hissederken bu kaybın sadece ölüm olacağını düşünmem büyük ironi olurdu. Zaten bekliyordum. İhanet bu gruptandı. Leo'nun işini kolaylaştırmak için söze ben girdim.

"Leo'nun anlatmasında bu kadar zorlanmasının sebebi büyük ihtimal ihanetin bu gruptan olması." Nefesleri kesildi. Herkes kaskatı kesildi ve suratını Leo'ya çevirdi. Hain olan kimse gerçekten iyi rol yapıyordu. Leo'nun gözlerini yavaşça kapayıp açarak onaylamasıyla Herkesin gözleri kapandı ve yüzleri saf acının varlığıyla buluştu. Dean ve Harriet hariç herkesin gözlerinden yaşlar aktı. Ben ise sakince bekliyordum. Onları çok sevmiş ve onlara elimde olan her şeyi vermiştim. Sadece maddi değildi bahsettiğim. Ben onlara değer vermiştim, sevmiştim, merhamet etmiş, şefkatle sarmalamıştım. Kırılmasınlar diye duygularımla sarmalamış ve onları içimde saklamıştım. Şimdi ise biri ihanet etmişti. Binlerce yıl önce yaşadığımı şimdi yine yaşıyordum. O zamanlar böyle değildim. Bedenim ve dayanağım yoktu; ondan başka. Ben ihanetin en ağırını en savunmasız olduğum anda, ruhumun parçaları eksikken yaşamıştım. Şimdi yaşadığım neydi ki?

Ruhumda onlar duygularımla sarmaladığım yerde şimdi küçük bir boşluk vardı. Sadece on iki kişiyi koymuştum oraya. Önce tek başına oranın direği olan ihanet etmişti, şimdi on bir kişilik oluşturduğumuz ailemizde biri daha duygularımdan kendine düşenini alıp gitmek istiyordu.

Güç bu muydu? Güçlü olmak ve bir şeyler için başarmak için hep ağır sınavlar ve ihanetler mi gerekliydi? Yolun sonuna yaklaşırken ihanet istemeyen bünyem bir ihanetle daha sarsılmıştı. Hâlbuki biz iyiydik. Aramızda kavga olmazdı bizim? Bazen varlığımdan rahatsız olduklarını hissederdim ve giderdim ama bu kadardı. Hepsi özeldi benim için. Neden gidiyorlardı ki sürekli?

Hatırlıyorum da yasaklarda dolaşırken ne yapacağımı bilmiyordum Eğitim alıyordum her konuda. Öyle ki evrene yakın bile değilken neden onun hakkında eğitim aldığımı kestiremiyordum. Ya da bedeni olmayan ben neden bütün bedenler hakkında ders alıyordu ki? Sebepsizce itaat ettim. Kimsenin boyun eğdiremediği ve tüm evreni himayesine altına alan beni bir yaratan vardı ve ben ona itaat ettim. Tek itaatim ona oldu. Benden isteneni hep yaptım. Öğrenirken de en canımı sıkan konu ihanetti. İhaneti hiç görmemiştim o zamanlar. Sonra en yakınımdan tattım. Acıydı. Ruhunda parçalar eksik ve ağır eğitimlere tâbi tutulurken bir de ihaneti ilk elden yaşamıştım. Çok ağır bir duyguydu ihanet. Nefreti ister ve seni iki güçlü duygunun altında çürütürdü. Yorucuydu da.

KUEJAN: Tek Varlık BekçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin