[11 Ekim 2009]
Artık sarı hapları kullanmıyordu. Beyaz, dilinin üzerinde eriyen oval bir hap kullanıyordu. Sarı haplardan çok daha etkiliydi. Bir tane alması yetiyordu.
Tüm bu iyi şeylere rağmen bir sorunu vardı. Moraran göz altları, odaklanamayan gözleri ve bozuk çamaşır makinesi gibi titreyen bedeni.
Elindeki silahlın şarjörünü değiştirirken ellerini kontrol edemedi ve silah şarjörüyle birlikte yere düştü.
Gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine bastırdı. Sadece beş dakikalığına bir yere çekilip bir hap alabilseydi bedeni biraz daha rahatlardı.
Yere eğilip silahı ve şarjörünü geri alıp silaha taktı. Karşısındaki hedefe baktı. Elini kaldırıp nefesini tuttu. Tetiğe bastığında kolu şiddetle sarsıldı. Canı yandı. Tetiğe basmaya devam etti.
Sadece bir tanesini tam olarak isabet ettirebilmişti. Tuttuğu nefesini verdi. Bu yaptığı en berbat silah talimiydi.
"Tam bir hayal kırıklığıydı."
Kaşlarını çatıp yanında duran kumral, kıvırcık saçlı çocuğa baktı.
Çocuk yamuk bir gülümsemeyle "Hakkında duyduklarımdan sonra iyi bir rakip olursun sanmıştım." Dedi, elindeki silahı indirip bedenini Barış'a çevirdi.
"Afedersin, sende kimsin?" Barış sorgular şekilde ona baktığında çocuk duraksadı "Beni hiç duymadın mı? Pusat'da mı sana benden hiç bahsetmedi?" Dedi, Barış sessiz kaldığında bir nefes verdi "Pekala benim adım Mikail ama buradakiler bana 'Cellat' derler."
Barış kaşlarını kaldırdı "Güzel lakap. Bende Barış buradakiler bana 'Beklediğimden daha kısasın' derler." Dedi.
Çocuk bir kahkha attı "Sevdim seni komiksin." Dedi "Adını senmi aldın yoksa birimi verdi?"
Barış ceketinin kolunu sıyırıp koluna kazılı ismini gösterdi. Çocuk kaşlarını kaldırıp "Vay canına bu beklenmedik." Dedi.
Barış omuz silkip ceketinin kolunu indirdi. Silahın şarjörünü değiştirirken Mikail ona daha doğrusu ellerine baktı "Fırat'ın verdiği ilaçlardan kullanmaya mı başladın? Bu çok kötü bir karar." Dedi.
Barış ona bakmadan "Kafamda susturamadığım sesler var. Bu haplar bana yardım ediyor." Dedi.
Mikail kafasını salladı "Kötüymüş. Senin işin bizimkinden daha zor tabi." Dedi gülümsedi "Ama iyi tarafından bak. Yarın arenada beni yenersen en azından bizin çocuklardan saygı görmeye başlarsın. Onların yeni Cellatı olabilirsin."
"Öyle bir lakabım olsa bunalıma girerdim." Silahını kaldırıp yeniden nişan aldı. Mikail gülüp "Öyle dersen üzülürüm ama." Dedi elini kaldırıp Barış'ın omzuna vurdu "Yarın arenada görüşürüz."
Mikail silahıyla birlikte gidince yerini hemen Pusat aldı. Çatık kaşlarıyla Barış'a bakıp "O çocukla ne konuştun?" Dedi.
Barış bir kaç kez hedefe ateş etti ama başaramadı. Omuzlarını düşürüp Pusat'a baktı "Konuştuk öyle. Yarın benimle arenaya çıkacak ya. Ondan öyle rakinini tartmaya geldi herhalde." Dedi.
Pusat şokla Barış'a baktı "Sen o çocuklamı arenaya çıkacaksın!?" Dedi, Barış ilgisizce omuz silkti.
Pusat, Barış'a yaklaşıp "Barış bu çocuk Mustafa'ın... son arenasındaki rakibiydi." Dedi.
Barış duraksadı. Az önceki rahat tavrı yok oldu. Pusat devam etti.
"Ayrıca onsekiz yaşında ve bu onun çıkacağı son arena. Mutlaka kaybetmemek için her şeyini verecektir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Kendini
Gizem / GerilimKaranlıktan doğan bir çiçek sadece karanlıkta hayat bulabilir. Hatırla Beni, Barış'ın geçmişi. Daha iyi anlamak için Hatırla Beni'nin de okunması tavsiye edilir. +18 madde kullanımı, cinsellik, şiddet, kan, istismar, daha çok kan