[TAMAMLANDI]
Birbirine yabancı olan iki kırık kalp aynı dükkandan birbirinin eşi defterler satın aldı. Bilmedikleri şeyse defterlerden birine yazılan şeyin öbür defterde de aynen beliriyor olduğuydu.
...
"Hâlbuki, erkekler de Juliet olabilir."
...
B...
"Gerçekleri saklamak, yalancı bir öyküyü anlatmaktan daha zordur." -William Shakespeare
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
...
Tedirgin parmaklarımla onu hiç bekletmeden cevapladım, numarasını daha sonra kaydedebilirdim.
D': Ne zaman?
05*********: Yarın, 16.00'da sizin fakültenin karşısındaki kafede buluşalım mı?
D': Tamam.
05*********: Alpay da gelebilir mi?
D': Gelsin, bana niye soruyorsun?
05*********: Ah, pardon...
İkisinden de hala daha hoşlanmıyordum. Bana bir şeyler anlatacak diye sahte bir nezaket göstermek, ikiyüzlü olmaktan başka hiçbir şey olmazdı.
05*********: İyi geceler, Doruk. Yarın görüşürüz.
D': İyi geceler ufaklık.
05*********: Ufaklık...
05*********: Görüşürüz.
"Kimle yazışıyorsun?" diye sorduğunda İkra, başımı telefonumdan kaldırdım. Ekranı kapatıp masaya yerleştirdim telefonu. "Buğra'yla." Cevabım, suratını buruşturmasına sebep oldu.
"Şu geçen seferki mesele mi? Bana anlattıkların..." Başımı sallayarak onayladım onu. "Peki bana da anlatacak mısın öğrendiğin şeyleri?"
"Buğra'nın izni olursa, evet. Çocuk bana bildiklerini anlatmak için iki buçuk üç haftadır cesaretini toplamaya çalışıyordu resmen. Onu ne kadar sevmesem de, anlatmamı istemezse saygı duyarım."
"Vay hain, vay..." diye gülerek elindeki tarot destesini karıştırmaya başladı İkra. Ciddi değildi söylediklerinde, takılıyordu sadece. O, anlayışlı birisiydi.
"Hadi, devam edelim." dediğinde kapım çaldı. Saat, 22.19'du. Bu saatte kimlerin gelebileceğiyle ilgili kafamda oluşan listeyi tararken ayaklandım ve odamdan çıkıp merdivenleri indim.
Kapıyı açtığımda, karşımda bana gülümseyerek bakan sevgilimi buldum. Onu görünce aydınlandı ifadem, hemen boynuna atılıp sarıldım. Kollarıyla belimi sarmalayıp saçlarımdan ve yanaklarımdan öptü. "Ben geldim, Juliet'im." dediğinde kıkırdadım. "Hoş geldin, Romeo'm."
Aramızdaki buzlara dayanamamış olmalı, beni görmeye ilk o gelmişti.
"O güzelliği gördüğümde, tüm diğer kadınlar un ufak oldu." Romeo'dan alıntı yaparak içeriye girdiğinde kıkır kıkır gülerek girdim koluna. "Ah, keşke o elin üzerindeki eldiven olsaydım, o yanağa değebilseydim!" diyerek ben de bir alıntı yaptığımda, yüzümü sarmaladı ve dudaklarıma kuvvetlice bastırdı kendininkileri. Gülümsemesini dudaklarımda hissederken karşılık verdim ona.
