5

125 23 29
                                    

Bir hafta yoongi'yi uzaktan izledim, jin ve namjoon eve yeni bir çocuk daha getirmişlerdi, 10 yaşında, iri kahve gözleri,çıkık ön dişleri ve kahve saçları ile çok tatlıydı, ismi jungkook du ama onda sezdiğim garip bir hava vardı.

Ağaca yaslanmış geniş bahçe de koşturan üçlüyü izliyordum, aileye çabuk ısınmıştı, gerçi yoongi'nin ailesi dünya üzerindeki en kusursuz ve mükkemmel aile olabilirdi.

Jungkook bir an durdu ve kafasını olduğum yere çevirdi, gözleri uzakta bile olsa gözlerim ile kesişti ve gülümseyerek yeniden diğerlerine katıldı.

Tüylerim diken diken olmuştu ve huzursuz hissetmiştim, yoongi bahçeye elinde tepsi ile çıktı, içecekleri çocuklara uzatarak gülümsedi, tatlı, küçük gülümsemesi buradan bile beni etkisi altına alıyordu.

Hepsi bardaklarını aldığında tepsiyi masaya koydu ve olduğum yere baktı, ağacın arkasına saklanmış ona bakıyordum, daha sonra derin bir nefes alarak kafasını eğdi, jungkook bardağını masaya bırakarak yoongi'nin elini minik parmakları ile sardı ve bir şeyler söyledi.

Diğerleri de kafa salladığında yoongi kabul etmişti, bahçe kapısını açarak çıkmalarını bekledi ve arkalarından çıkarak kapıyı açık bıraktı.

Jungkook önde diğerleri arkada bu ağaca doğru koşuyorlardı, yoongi uzaklaşmamalarını söylediklerinde onayladılar ve ağacın yanında durdular.

Yoongi de geldiğinde bacakkarımı kendime çekerek anlımı bastırdım dizlerime, çocuklar ileride kendince oynarken yoongi yanıma oturdu, omuzları omuzlarım değiyordu,kalbim hızından dolayı canımı yakıyordu.

"Nasılsın?"

Sesi kulaklarıma dolduğunda yeniden vücudum sıcaklamıştı, kafamı yana çevirerek güzel yüzüne baktım, saçları akmıştı ve çekiliciğine çekilicik katmıştı, gülümsedim.

"Kırgın"

"Anlatmak istermisin?"

"Belki zamanı gelince"

"Her zaman buradayım"

Elini yanağıma koyarak okşadı ve geri çekti, çocukların dikkatini çekmek, endişelendirmek istemiyordu.

Çocuklar yanımıza geldi ve oturdular, jungkook merak ile yoongi'ye döndü, çok tatlıydı ve ürpertici, onda garip bir şeyler vardı.

"Yoongi hyung"

"Efendim kook"

"Hiç sevgilin oldu mu?"

"Hayır"

"Olmasını istermiydin?"

"Bilmem, düşünmedim, neden?"

"Benim bir arkadaşım vardı, sevgilisinden bahsederdi, benden dört yaş büyüktü, bende merak ettim, ee istermiydin?"

"Bilmiyorum, belki bir gün"

"Gamzeli, esmer tenli, badem gözlü, yanına yakışan bir tipleme gibi"

"Kook bunlar için daha küçüksün, zamanı geldiğinde yeniden konuşalım,olurmu?"

"Rahatsız ettiysem özür dilerim"

"Hayır kook, sadece bu konular benim için daha erken, zamanı gelince rahatça konuşalım"

"Anladım hyung"

Bu çocuk neden beni rahatsız ediyordu, gözleri beni buldu,daha sonra yukarı kaldırdı irislerini.

"Ağaç çok güzel"

Jimin jungkook'a yanaşarak kafasını omuzuna koydu, taehyung jimin'in bacaklarına kafasını koydu, jungkook kafasını jimin'e yasladığında gülerek onlara bakıyorduk, hava sıcaktı ve ılık rüzgar tenlerinizi biraz olsun serinletiyordu, jimin ve jungkook'da uzandığında üçlü gözlerini kapattı.

Bir süre sonra uyuduklarını anladığımızda bir birimize baktık,yanaklarım alev almış gibiydi, yutkundum.

"Jungkook çok tuhaf"

"Bilmem, neden öyle dedin"

"Sanki beni görüyor gibi"

"Bu imkansıza yakın ve senin özelliklerini sayması, evet bu biraz garip"

"Erkekleri kast ettiğini sanmıyorum"

"Ama bu özellikte tanıdığım tek kişi sensin"

"Dünyada milyarlarca insan var yoongi"

"Ama ben seni biliyor ve hissediyorum"

Yaklaşarak konuştuğunda yutkunarak baktım, ona yaklaşacak iken çocuklar kıpırdandığında geri çekildik, namjoon ve jin'in sesi geldiğinde yoongi kalkarak ağacın arkasından çıktı ve el salladı.

Jin ve namjoon'un buraya doğru geldiğini adım seslerinden anlamıştım, yanımızda durdular, jin telefonunu çıkartarak üçlünün fotoğrafını çekti ve gülümsedi.

"Odalarına götürelim"

Kısık sesi ile konuştuğunda eğilerek jungkook'u aldı, namjoon taehyung'u aldığında yoongi ise jimin'i kucakladı, bana dönerek gülümsedi, elini uzattığında bir an düşünmeden elini tutrak kalktım.

İlerlediğimizde ellerimizi ayırdım, eve girdik, hepsini odalarına koydular, yoongi esnediğinde jin ve namjoon saçlarını öperek odasına gönderdiler.

Yoongi ilacını içti, kapısının iyice kapalı olduğundan emin olduktan sonra karşıma geçti, kafamı kaldırıp gözlerine baktım, içine çekiliyordum.

Elini yanağıma koydu, eğildiğinde ellerimi titreyerek omuzlerına koydum ve onu yarıda karşılayarak dudaklarımızı birleştirdik, dudaklarının sıcaklağı bütün vücuduma yayılmıştı, üst dudağımı dudakları arasına aldığında ona ayak uydurdum ve alt dudağını emdim, bir kaç saniye öpüştük ve ayrıldık.

Titreyen göz kapaklarımı açtım, gözlerimiz birleştiğinde kollarımı boynuna doladım ve yeniden dudaklarının tadına bakmak için dudaklarımı kedi dudaklarına bastırdım, belimden sıkıca tutarak beni kendine çekti ve hemen karşılık verdi.

Kanımın fokurdadığını hissediyordum,sanki öpşümüz duyguluydu ve beni..bizi yakıyordu, nefessiz kaldığımda geri çekildim, gülümseyerek belimdeki bir elini yanağıma koyarak dudaklarını anlıma bastırdı, gözlerimi kapatarak mandalina kokusunu içime çektim.

Kapı çaldığında geri çekildik, yoongi saçlarımı öperek kapıyı açmaya gitti, jin gülümsedi.

"Açmısın?"

"Hayır, uyuyacağım"

"Tamam, biz alışverişe çıkacağız, dolapta yemekler"

"Tamam, dikkatli gidin"

Jin yoongi'nin saçlarını öperek geri çekildi.

"İyi uykular"

Yoongi gülümsedi, kapıyı kapatarak yanıma geldi, elimi tutarak yatağa doğru gidip oturdu ve beni de yanına oturttu, elimi okşadı.

"Uyumak istermisin"

"Olur"

Yatağa uzandık, kolları arasına girdim ve ona sığındım, kokusunu derince içime çektim ve uyumaya başladım, saçlarımın arasına öpücük bıraktığında huzurlu hissetmiştim.

sope : sun&moon childHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin