7

137 22 14
                                    

Bu gün yine meşe ağıcının yanına geldik, tek fark yoongi uyurken sessizce çıkmalarıydı, okul başlayacaktı ve çocuklarım kayıtlarını yaptırmaya gitmişlerdi.

Jin yine temekleri kaplara koymuştu, onlar evden çıktığı gibi yoongi'nin yanına oturup yüzünü avucuma aldım, pofuduk yanaklarını öpmeye başladım, yanaklarını çok seviyordum.

Ağacın altında oturmuş etrafa bakarken konuştum.

"Yoongi"

"Efendim"

"Bir şey sormak istiyorum ama korkuyorum"

"Ne istiyorsan söyle, sana kızıp kırılmam"

"Hastane olayı, hastalığını nasıl fark ettiniz"

"Aslında hastalığımı biliyordum, araştırma yapmıştım ama aileme söylemedim, korktum, bir kaç hafta sonra bendeki garipliği fark ettiler ve psikoloğa götürdüler,orada her şeyi anlattığımda beni hastaneye yatırdılar.

İyileşmem uzun sürdü çünkü hastanede yatmak istemiyordum, zorluk çıkardım, ipler ile bağlandım ama sonunda pes ettim, ilaçlarıda içmediğim için hastalığım da ilerlemişti, ailem üzülüyordu durumuma ve bende onları üzmemek için tedavi sürecinde ne isterlerse onu yapmaya başladım ve bitti, çıktım, çıktıktan sonra ev değiştirdik ki nedenini bilmiyordum, daha sonraki evlerde de durmak istemedim, beni huzursuz ediyorlardı en son bu evde durduk ve seni tanıdım"

Konuşamadan başımıza en çok korktuğum olay gelmişti, namjoon ve jin karşımızda dururken jin ağlıyordu, yoongi yutkunarak kalktığında namjoon yavaşça yaklaştı.

"Y-yoongi"

"Baba ben"

"İlaçlarını içmiyormuydun"

"İçiyorum, yemin ederim içiyorum"

"Gel"

Kalktığımda yoongi sanki yeri varmış gibi geri gitti, sırtı ağaç ile buluştuğunda ağlamaya başladı.

"İstemiyorum, uzak dur benden"

"Bir şey yapmayacağımı  biliyorsun yoongi"

"Hayır, beni o hastaneye götüreceksin, biliyorum, uzak dur benden"

Namjoon geri çekildiğinde jin ıslak gözleri ile yaklaştı, yoongi kafasını hayır anlamında salladığında jin kafasını eğerek yaklaştı,kafasını yoongi'nin omuzuna bastırdı,kollarını etrafına sardığında şimdi hepimiz ağlıyorduk.

Yoongi zorla konuşmaya başladı ki kollarını jin'in etrafına sardı.

"Yalan söylemedim,yemin ederim baba, ilaçlarımı içiyorum"

"Neden kendi kendine konuşuyordun yoongi"

"B-ben, size söylesem inanmazsınız"

"Yemin ederim sana inanıyorum yoongi, yemin ederim"

Namjoon ellerini beyaz saçlara daldırıp okşadı, yoongi bana baktığında kafamı salladım, ona mezarımın daegu çıkışındaki mezarlıkta olduğunu söylemiştim, yutkundu.

"Mezarlığa gitmek istiyorum"

Namjoon ve jin geri çekilerek şaşkınca durdu,jin korkarak yoongi'nin yüzünü elleri arasına aldı, titriyordu artık.

"Y-yoongi ne mezarından bahsediyorsun, korkutma beni lütfen, lütfen yoongi"

"Bana inandığını söyledin"

Namjoon jin'in omuzuna elini koydu,jin ona döndüğünde kafasını sallayarak yoongi'ye döndü, yoongi'nin de elini tutarak okşadı.

"Gidelim,nereye istiyorsan gidelim"

İlerlediklerinde hemen jungkook'un odasına girdim, tek başınaydı,beni görünce güldü.

"Oo hoseok"

"Jungkook yardım et lütfen,yalvarırım"

"Ne oldu,anlat bana"

Ateşler etrafında döndü ve yetişkin jungkook ortaya çıktı, ellerimi kollarına koyarken ağlıyordum.

"Yoongi, yoongi ile konuştuğumuzu duydular jungkook, ben yoongi den ve ağaçlardan başka şeylere dokunamıyorum, yardım et"

"Pekala,sakin ol,şuan neredeler?"

"Mezara gidiyorlar jungkook, lütfen saniyelik bile olsa beni onlara göster,lütfen, ne istersen yaparım ama yoongi yeniden hastaneye girmesin, yalvarırım"

Ayaklarına kapanmıştım, botlarının ucuna başımı yaslamış yalvarıyordum, geri çekilerek kolumu tuttu ve kaldırdı, göz yaşlarımı sildi.

"Mezarın nerede?"

"Daegu çıkışındaki mezarlık, orada zaten bir mezarlık var"

Birden mezarlığın ortasında durduğumuzda  korkmuştum, mezarım sol taraftaydı, kapı açıldığında yoongi içeri girdi, hızlı geldikleri belliydi, mezarımın yanına giderek durduğumda yanıma geldi, jin ve namjoon'da yanına geldiler, mezar taşına bakıyorlardı.

Jin kaşlarını çatarak baktı.

"Hoseok da kim"

"Hoseok, konuştuğum kişi"

Namjoon da kaşlarını çatarak baktı, inanamıyor gibiydi.

"Yoongi çocuk 8 yıl önce ölmüş"

"Biliyorum baba ama ruhu burada, yanımda"

İkili bir birine baktığında yoongi'nin elini tuttum,geri bize döndüklerinde jungkook bir şeyler yaptı ve ben birden parlamaya başladım, parlaklık ile birlikte jin ve namjoon geri çekildiğinde beni bir anlığına bile görünür yaptığını anladım.

Namjoon jin'in elini tuttu.

"B-bu"

Yoongi kafasını sallayarak bana döndü.

"Hoseok"

Yeniden görünmez olduğumu biliyordum, eğilerek mezarımın toprağına dokunduğumda birden beni  içine çekti, karanlık ve soğuk beni vuran ilk şeydi, yoongi'nin bağırmalarını duyuyordum ama ne kadar çırpınsamda çıkamıyordum.

Birden kolumdan tutuldum, jungkook kızıl gözleri ile bana bakıyordu.

"Sakin ol ve zamanın gelmesini bekle"

"Çıkar beni jungkook,ona gitmeliyim,çıkar beni"

"Zamanı geldiğinde beklediğine değecek, söz veriyorum"

"Lütfen jungkook, gitme,bırakma beni,yapma"

Jungkook gittiğinde tek başıma kalmıştım ve korkuyordum, yoongi'yi istiyordum ama çıkamıyordum.

sope : sun&moon childHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin