2.BÖLÜM

95 51 11
                                    


Daha önce hiç bir yıldızın kaydığına şahit olmadığımı söylemiştim, ama bugün bir yıldızın kaydığını gördüm ve dileğimi diledim. Bakalım dileklerim gerçek olacak mı?

~~~~

Gözlerim istem dışı olarak kocaman açılmıştı, asla benim seçileceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi. Ama ben seçilmiştim... Beni neler bekliyordu, önümde nasıl bir yol vardı bilmiyordum. Bu zamana kadar aldığım hiçbir gizli göreve benzemiyordu, bu dünyaca ünlü ve bir o kadar da tehlikeli Kasırgaydı. Yutkundum ve hiçbir şey yapmadan öylece gözlerimi kırpıştırmaya başladım. Hâlâ kulaklarımda Sami komiserin sesi yankılanıyordu, "Seçtikleri sensin Nisan, son polis olarak seni seçtiler."

"Bugün seçilen bütün gizli polisleri toplayıp belirledikleri eve götüreceklermiş, seni de yaklaşık yarım saat sonra alırlar."

Sadece başımı sallamakla yetindim. Odadan çıktıktan sonra Selin hemen yanıma geldi ve hemen koluma girdi.
"Ne oldu, neden çağırmış seni?" Başımı sağ tarafıma doğru çevirip iri gözleriyle bana bakan ve benden cevap bekleyen Selin'e yukarıdan bir bakış attım.
"Bana... Bana kimin son polis olarak seçildiğini söyledi."
Aniden kolumu bırakıp olduğu yerde durdu ve elleriyle ağzını kapattı.
"Kim, seçilen son polis kimmiş, yoksa..."

Başımı sallayıp önüme döndüm ve ağır ağır ilerlemeye başladım. Selin ise anlamış olacaktı ki birşey demeden yanımda sessizce yürüdü.

"Peki, ne düşünüyorsun?" Dedi bir süre sonra, sessizliğine son vererek.

"Herşeyin olduğu gibi bunun da üstesinden geleceğiz, evet belki hepsinden daha zor, belki hepsinden daha tehlikeli ama yine de üstesinden geleceğiz," deyip ona doğru döndüm ve gülümsedim.

O sırada aklıma gelen tek kişi babam oldu, seçilen polislerle birlikte aynı evde kalacağımızı biliyordum, gün içerisinde babamı istediğim zaman görme imkanım olsa da yine de onu orada tek başına bırakmak içimde bazı şeylerin burukluğuna neden olacaktı. Bu zamana kadar birbirimizden hiç ayrılmamıştık, evet belki biraz tuhaf gelebilir ama gerçek buydu. Ama savaşmak zorundaydım, ölen onca insan, onca genç için bunu yapmak zorundaydım. Şubenin içinde oturup beklediğim sırada tekrar Sami komiserin kapısı açıldı, kapının önünde durup birkaç saniye öylece bana baktı ve ardından dudaklarını araladı.

"Nisan Ayaz, seni almaya geldiler, karakolun kapısının önünde bekliyorlar."

Birden herkesin gözleri beni buldu. Şaşkınlıkla bir bana birde Sami komisere bakmaya başladılar. Ben ise oturduğum sandalye doğrulup ayağa kalktım ve derin bir nefes alıp geri verdim. Tam bir adım atıp kapıya doğru yöneldiğim sırada Selin ayağa kalktı ve karışma geçti.

"Hepimiz sana çok güveniyoruz ve seni çok seviyoruz Nisan."

"Ben de hepinizi çok seviyorum, yakında görüşmek üzere arkadaşlar," deyip herkese teker teker gülümsedim ve onları arkamda bırakıp kapıya doğru yürüdüm. O sırada arkamdan beni alkışladıklarını duyunca yüzümdeki gülüşüm daha da büyüdü. Karakoldan çıktığımda karışımda siyah Transporter araba duruyordu, büyük ihtimalle beni almaya gelen araba bu olmalıydı. Arabanın önünde durduğum sırada birden sürgülü kapısı aralandı ve saniyeler sonra tamamen açıldı.

"Nisan hanım," diyerek bana doğru hafifçe eğildi otuzlu yaşlarının sonunda olan yakışıklı kumral adam.

"Evet, benim."

Elini kaldırıp tam karşısındaki krem rengi deri koltukları işaret etti. "Hoş geldiniz, buyurun."
Küçük bir tebessüm edip arabaya bindim ve koltuğa oturdum, ben oturduktan hemen sonra kapılar tekrar kapatıldı ve buradan uzaklaştık. Ortama uzun süre sessizlik hakim oldu, arabada şoför dışında sadece, adını bile bilmediğim kumral adam vardı. Yaklaşık yedi dakika kadar şoför koltuğunun hemen arkasında olan koltuğa oturduğum için ters gidiyordum ve bu artık beni rahatsız etmeye başlamıştı, her an şuraya çıkarabilirdim. Tamam, tamam bir şey yok...

KASIRGA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin