Bölüm On Dört: Düşmanın Merhameti

494 48 22
                                    

Öğlen saatlerinde çalışma odamdaydım. Dün akşam yatmadan önce Aleksandr ile konuşup birkaç gün boyunca gelemeyeceğim ve devlet işleriyle ilgileneceğimi söylemiştim. Bunu söylememin ardından bir hafta geçmişti. Bir haftadır ülkenin işlerine odaklanmıştım.

Çalışma odamda ise evraklarla ve ülkemizle alakalı ihtiyaç ve şikayet listesi ile ilgileniyordum. Elime düşen küçük not parçası kaşlarımı çatmama sebep oldu. Küçük kağıdı açıp çatılı kaşlarla yazıyı okudum. Üzerindeki yazı rusçaydı.

"Во всем виновата ты. (Her şey senin suçun.)"

Kağıdı katlayıp cebime attım. Sanırım en yakın zamanda rusça öğrenmem gerekecekti. Kağıtla daha fazla ilgilenmeden, şahsıma gönderilen dilekçelerden birini okumaya başladım.

"Merhabalar sevgili veliahtımız Prenses Fiona Dayanara Alejandra Nobleza.

Ben ülkesine oldukça bağlı vatandaşlarından biri, Sergio Raul Giménez. Ülkemizde yardıma ihtiyacı olan insanlar için bir yardım kuruluşu oluşturmak istiyorum ve sizin için bundan izin almaya ihtiyaç duyuyorum.

Ülkemizin doğu eyaletinde, benim de içerisinde yaşadığım bir kasaba var. Yardımlara oldukça muhtaç bir yer. O kasabaya yardımda bulunmak istiyorum fakat elimde yeteri kadar malzeme yok.

Sizden ricam, bana bu konuda destek olmanız ve vatandaşlarımıza daha mutlu bir hayat sunmanız.

Bana ulaşmak için aşağıya yazacağım adrese bir muhafız gönderebilirsiniz, gereğini bilgilerinize arz ederim."

Gözlerim aşağıdaki adreste gezindi. Saraya çok uzakta değildi. Mektubu elime alıp çalışma odamdan dışarı çıktım. Kapımı kitlerken, önünde duran muhafızlardan birine seslendim.

"Ben hazırlanana kadar birkaç muhafız kasabaya insin ve erzak satın alsın."

Cebimden çıkardığım altın kesesini muhafıza uzattım. Muhafız hızla selam vererek yanımdan uzaklaştı.

O uzaklaşırken ben de odama yönelip üzerimi değiştirdim. Üstüme siyah bir takım elbise giydim, saçlarımı tepeden sıkı bir at kuyruğu yaptım ve kılıcımı belime takarak odamdan dışarı çıktım.

Yürürken babamla karşılaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yürürken babamla karşılaştım. Ona bir şey söylemeden yanından uzaklaşırken arkamdan seslendi.

"Nereye?"

Yürümeye devam ederken konuştum. "Biraz da veliahtlık görevlerinden çok ülkemin sorunlarıyla ilgileneyim dedim."

Babamın cevabı gecikmedi. "Ülkenin sorunlarını değil, kraliyetin sorunlarını daha çok umursamalısın Alejandra."

Hızla arkamı döndüm. "Ne yani baba? Sadece ülkemizin kayıp elmaslarını bulmakla mı uğraşmalıyım? Halkının ne halde olduğunu düşünmeyen bir yönetici olmak istemiyorum, ben onlarla sorumluyum ve neye ihtiyaçları varsa hepsinin sorumluluğu benim üzerimde."

Canavarın Gözlerinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin