Aldığım derin nefesin ardından hızla kapıyı kapatarak içeriye girdim. "Sana banyoda kalman gerektiğini söylemiştim Aleksandr."Aleksandr sakin tavrını bozmadan konuştu. "Bizi balkondayken gördü, eğer saklanmasaydım her yeri arayacak ve diğerlerini de bulacaktı." Kaşlarını havalandırdı. "Ayrıca saklayacak bir şeyim olduğunu düşünmüyorum."
Elimi alnıma yaslayarak derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştığımda diğerleri saklandıkları yerden çıkmışlardı.
"Ayrıca onu bu kadar savunma nedenini anlayamıyorum."
Hızla elimi yüzümden çekerek konuştum. "Onu savunmadım Aleksandr! Sadece yakalanmandan ve büyük bir kaos çıkmasından korktum, başına bir şey gelmesinden korktum!"
Aleksandr'ın sesi hafif bir şekilde yükseldi. "Bende o herifin sana ses yükseltmesinden rahatsız oldum o halde!"
Cümlesinin ardından söyleyecek bir şey bulamadım. İkimiz de şuan birbirimize zarar gelebileceğinden korktuğumuz için tartışıyorduk, birbirimize değer verdiğimiz için tartışıyorduk. Daha fazla bir şey söylemeden kollarımı önümde bağlayarak çift kişilik koltuklardan birine oturdum ve elimi ağrıyan başıma attım.
Aleksandr da benim tam yanıma oturduğunda Mario'ya döndü. "Ne kadar süremiz var?"
Mario derin bir nefes aldı. "Siz asıl saatten birkaç dakika önce çıkıp muhafızları uzaklaştırın. Yani ilk nöbet değişiminin başlamasına yaklaşık kırk beş dakika var fakat siz kırk dakika kala çıkacaksınız. Sonra tam nöbet değişiminin başlayacağı saatte biz alt kata ineceğiz, planım bu şekilde."
Aleksandr kafasını sallayarak onayladı. "Bir süre daha bekleyeceğiz o halde."
Mario kafasını salladı. "Evet, bir süre daha beklemeniz gerekecek." Mario kapıya yöneldi. "Pekala, burada beklerken canımız fazla sıkılacakmış gibi görünüyor, ben mutfağa içecek bir şeyler almaya gidiyorum."
Aleksandr Mario odadan çıkmadan önce ona seslendi. "Mario!"
Hepimizin bakışları ona dönünce cümlesini tamamladı. "Eğer yolunun üzerinde karşılaşırsan Nicolay'ı çağırabilir misin?"
Mario birkaç saniye duraksadı. Muhtemelen Nicolay'ın kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordu. Sonrasında hatırlamış olmalı ki kaşlarını kaldırdı. "Ah, evet. Çağırırım."
Aleksandr kafasını eğerek teşekkür ettiğinde Mario dışarı çıktı. Mario'nun odadan çıktığı ilk birkaç saniye kimseden ses çıkmadı.
Vlad'ın oflayarak yürümeye başladığını görünce hepimizin bakışlarının onda olduğunu farkettim.
Vlad, kendini yatağıma fırlatarak gözlerini yumdu. "Çok yorgunum!" Diye isyan etti kendi kendine.
Aklıma gelen sinsi planla kafamı kapıya çevirdim. "Merhaba Hermosa-"
Hermosa'nın adının geçmesiyle Vlad'ın yataktan doğrulması bir oldu. "Hermosa mı?!"
Onun bu şaşkınlığını görmemle birlikte büyük bir kahkaha attım. Vlad birkaç saniye boyunca şaşkın şaşkın yüzüme baktı, ardından şaka yaptığımı anlayarak geri yatağa yattığında oflayarak yataktaki küçük yastıklardan birini bana fırlattı. Yastığı gözleri kapalı bir şekilde, umursamazca bana fırlattığından dolayı yastık ayağımın bir adım ötesine düştü.
Vlad ağlamaklı bir ses ile yüz üstü uzandı. "Çok yorgunum!" Diye bağırdığında, onun bu eğlenceli haline gülmeden edemedim.
●•●•●•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavarın Gözlerinde
Fantasy"Canavarların gözlerinde şefkat olmazdı, fakat bu canavarın bana bakarkenki gözleri şefkat dolu iki yürekle kaplıydı."