Şok içerisinde karşımda duran altın harfli yazıya, ve kırmızı çizik atılmış "Karanol" yazısına bakıyordum.Maria Sofia Karanol, Karanol krallığının kraliçesi, Kral Fyodor Maksim Karanol'un deliler gibi aşık olduğu eşi...
Peki neden burada büyükbabamın adı yazılıydı? Neden buyükbabam böyle bir oyun oynamıştı?
Bacaklarım ve ellerim titremeye başlamışken yavaş adımlarla o yöne doğru yürüdüm. Yaklaştıkça parlaklığın içindeki şeyi görebiliyordum. Bir kapsülü andırıyordu, Cam bir kapsülü. Kapsulün alt kısmı beyazdı, hafif eğri bir şekilde ayakta tutulmuştu.
Yaklaştıkça karşılaştığım manzara karşısında şoka uğradım. Kapsülün içerisinde bir kadın uzanıyordu. Suratında, çok küçük bir tebessüm vardı. Üzerindeki bembeyaz elbisesi, saçlarını kaplayan ve ince tülleri sırtına uzanan çiçekli tacı ile mükemmel bir uyum içerisindeydi. Elinde aynı şekilde beyaz bir buket çiçek tutuyordu. Gözleri huzurlu bir uykudaymış gibi kapalıydı. Açık bir ten rengine sahipti. Alnının ortasında, odaklanınca anlaşılan bir iz vardı. O baltanın battığı yerin izi...
Kahverengi saçlarındaki tel tel kırlıklara, alnında bulunan ize ve kapalı gözlerine rağmen oldukça güzel görünüyordu. Birden dakikalardır duymadığı o kadının sesini duydu.
"Senin büyükbaban bunca şeyi kıskançlık uğruna yaptı Nobleza. Kraliçemizi gördü ve onu takıntı haline getirdi. Kralımızın elinden onu almaya çalıştı, ona defalarca kez istememesine rağmen dokundu. Onu zorla alıkoydu."
Duyduklarımın karşısında şoka girmemin hemen ardından kadın konuşmaya devam etti. "Hani sizin ilk kral kızı olan asilzadeniz var ya, neydi adı? Ah! Leydi Mathilda!" Kadın öfke dolu bir sesle konuşmaya devam etti. "İşte o, senin gaddar büyükbabanın kraliçemize tecavüz etmesi sonucu dünyaya geldi!"
Son duyduğum cümlenin ardından göz yaşlarımı tutamadım. Elimi ağzıma götürerek yere çöktüm. Hıçkırıklarla ağlamadım ama gözlerimden onlarca yaş ard arda süzüldü. Kadın konuşmaya devam ederken, sahip olduğum soydan ne kadar nefret ettiğimi düşündüm.
"Kraliçemize zorla bunları yaptı! Kralımızı defalarca kez öldürmeye çalıştı! En son da içindeki hırsa yenik düştü ve onların ırklarını öğrenip kraliçemizi defalarca kez baltaladı!"
Kadının sesi titrerken konuşmaya devam etti. "Onların hiçbiri bunları hak etmedi! Nasıl bir şey olduysa da, burada Kralımızın ismi yerine o gaddar adamın ismi yazıyor!"
Titreyen sesimle sordum çaresizce. "Bu yazıyı değiştirmenin bir yolu yok mu?"
Kadın derin bir nefes aldı. "Onu sadece, kalbinde kraliçeninki kadar büyük merhamete sahip bir kadın değiştirebilir."
Birkaç saniye durduktan sonra titreyen dizlerimle doğrulmaya çalıştım. Sesim kısılmaya başlamış olmalıydı. "Soyumun sahipleri gaddar olabilir." Ayağa kalktım . Yanılmamıştım, zangır zangır titriyordum ve sesim kısılmıştı. "Ama sandığınız kadar merhametsiz değilim."
Yazının tam önünde durdum. Yanaklarımdan süzülen göz yaşları eşliğinde sadece o yazının değişmesini diledim. Dakikalar geçti, kapalı gözlerimin ardından akan göz yaşlarım eşliğinde. Ardından kadının sesini duydum, heyecandan kekeleyerek konuşuyordu.
"B-başardınız Kraliçe Alejandra."
İşittiğim cümleyle hızla gözlerimi açtım. Gerçekten de başarmıştım. Karanol yazısının üzerindeki kırmızı çizgi ve büyükbabamın adı ortadan kalkmıştı.
Mutluluk içerisinde gülümsedim ve gözlerimden daha fazla yaş akmasına izin verdim. Daha sonra dikkatimi çeken başka bir şey oldu. Bana başından beri kin tutan bu kadın 'Kraliçe' diye hitap etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavarın Gözlerinde
Fantasy"Canavarların gözlerinde şefkat olmazdı, fakat bu canavarın bana bakarkenki gözleri şefkat dolu iki yürekle kaplıydı."