Bölüm On Dokuz: Kabul Görmek

338 35 30
                                    


Yazardan:

Alejandra ve Aleksandr'ın kendi odasına gitmesinin ardından ikisi de Vlad'ın yatak odasının önünde duruyordu. Vlad, onun bir adım önünden yürürken elini kapıya atıp kolu çevirdi. İçeri girdikten hemen sonra, Hermosa'nın da girmesi için kapıyı Aralık tuttu. Hermosa, her zamanki ürkek adımlarıyla içeri girerken Vlad'ın yüzüne bakmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu.

Hermosa içeri girdikten hemen sonra Vlad kapıyı kapattı ardından bakışlarını, meraklı gözlerle tamamen siyah ve kahverengi tonlarından oluşan odasını inceleyen kıza çevirdi. Açık yeşil gözleri büyük bir merakla etrafı inceliyordu. Bir süre ikisinden de ses çıkmayınca Hermosa onun gittiğini düşünerek arkasına döndü. Karşılaştığı manzara ise elleri cebinde bir şekilde onu seyreden Vlad'ın simasıydı.

Ona baktığını farkettirmemek için bakışlarını yere eğerek odanın köşesindeki kahverengi deri koltuğa oturdu. Haberi yoktu Vlad'ın onu ne kadar sevdiğinin. Onun için ölmeyi bile göze alabileceğinin.

Oturduğu yerden tırnaklarıyla oynamaya başladı. Bu adamla göz göze gelmekten kaçınmaya çalışıyordu. Vlad ise ona bir şeyler söylemek istiyordu. Onun ince sesini duymak istiyordu. Ona sevgisini haykırmak istiyordu. Fakat ne yazık ki bunu yapamıyordu.

O sevgisini her zaman içinde yaşıyordu, asla dışarı yansıtmazdı. Öyle ki, karşısındaki kıza sevgi dolu bakışlar attığını düşünürken, çatılı kaşlı ve sert simalı bir bakış attığının farkında değildi.

Hermosa ise bu sert bakışları görünce tekrar kafasını önüne eğdi. İçinde her zamanki kötü hisleri gün yüzüne çıkmaya başladı. "Rahatsız olduysanız dışarı çıkabilirim-"

"Bir daha senden rahatsız olduğuma dair herhangi bir cümle kullanırsan piranalarla dolu bir denize atlarım. Tüh, baksana şu işe, senin yüzünden balıklara yem olacağım ve kendini suçlu hissedeceksin." 

Hermosa bu cümlelerini ciddiyetle dinlerken gözleri masumca büyüdü. Vlad, bu söylediklerini ciddiye aldığını farkedince alaylı ifadesinden çıkıp tekrar kaşlarını çattı. Oflarken omuzlarını düşürdü. Kafasını tavana kaldırarak konuşmaya başladı.

"Eğer birinin bir şeyi hakkettiği düşünüyorsan pişman olmamalısın ay ışığı. Ve eğer birisi kendi canını düşünmüyorsa," Kafasını indirerek onu gösterdi. "Sen onun canını hiç düşünmemelisin."

Hermosa yutkunarak ellerine baktı. Vlad birkaç saniye boyunca onun masum güzelliğini seyretti ve en sonunda kendine gelip, gözlerini odasının içerisinde gezdirdi.

Odada yalnızca bir yatak, bir de koltuk vardı. Vlad bu küçük koltuğa sığmazdı fakat Hermosa'nın rahatsız olup olmayacağından emin olmadan da onunla uyuyamazdı.

Hermosa'nın bu durumdan rahatsız olmayacağını bilmeden düşünmeye devam etti. En sonunda Hermosa'ya dönerek derin bir nefes aldı. "Sen bu yatakta uyuyacaksın, lavaboyu kullanman gerekirse de odamın girişinin yanındaki kapı."

Hermosa, bakışlarını karşısındaki heybetli adamın gösterdiği yere çevirdi. Giriş kapısının yanında, koyu kiremit renginde, ahşaptan bir kapı bulunuyordu. Göz ucuyla tekrar onu baştan ayağa inceleyen adama baktı, ardından ayaklanıp hızlı adımlarla lavaboya doğru yöneldi.

Kapıyı aralarken tekrardan göz ucuyla, onu inceleyen adama baktı. Hızla içeri girerken arkasından kapıyı kapatmayı da ihmal etmedi. İçeri girer girmez yaptığı ilk şey kapıya yaslanarak elini göğsüne yaslamak oldu. Karşısındaki aynadan kendisine bakınca alnında biriken boncuk boncuk terleri daha net gördü. Kafasını da kapıya yaslayıp gözlerini yumdu ve ağzından derin nefesler alıp verdi.

Canavarın Gözlerinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin