Bölüm On Beş: Karanol Gizemi

414 39 5
                                    


Saraya geldiğim zaman kendimi oldukça yorgun hissettiğimden arkadaşlarımla buluşamamıştım. Buluşmamızı bu akşama ertelemiş, aynamın karşısında hazırlanıyordum.

Üzerime beyaz, V yaka bir elbise giyip boynuma gümüş bir kolye taktım. Ayaklarımda, belindeki korseyle aynı renkte botlar vardı.

 Ayaklarımda, belindeki korseyle aynı renkte botlar vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Odamdan çıkıp yemek salonuna doğru ilerledim. Beni gören muhafızlar yemek salonunun kapısını aralarken sandalyeme doğru ilerledim. Gözlerim masada gezinirken babamın üvey kardeşim Clarissa'yla neşeyle sohbet ettiğini gördüm. Onların arasındaki samimiyete artık alışmıştım. Bu yüzden umursamadan ilerlemeye devam ettim.

Clarissa'nın yüzü beni görünce asıldı. Suratına sahte bir gülümseme takındı ve babama doğru dönerek boğazını temizledi. "Babacığım, Alejandra bugün bizimle yemek yemese olur mu? Onun yüzünü görmek istemiyorum da."

Ben daha ona cevap veremeden babamın hızlıca onaylayarak bana dönmesi bardağı taşıran son damlaydı. "Odana git Alejandra."

Öfkeyle ona baktım. "Neden bahsediyorsun sen?! Ben gerçek bir Nobleza'yım! Bu sofranın asıl sahibiyim! Buradan gidecek birisi varsa o da bu kız!"

Clarissa yalandan üzgün gibi görünmeye çalışırken babam öfkeyle ayağa kalktı. "Derhal özür dile kardeşinden Alejandra!"

Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Özür dilemesi gereken kişi ben değilim baba. Onun yerine sen özür dilemeyi denesene, öz kızına göstermediğin sevgiyi üvey kızına gösterdiğin için."

Babamın kaşları daha fazla çatıldı. Hızla oturduğu sandalyeden kalkarak sert adımlarla yanıma geldi ve suratıma sert bir tokat attı. Attığı tokatın etkisiyle kafam sol tarafıma doğru eğildi. "Gözüm görmesin seni, defol buradan!"

Gözlerimin dolmaması için kendimi zorlarken kafamı ona çevirdim. "Bana göstermediğin sevgiyi görmeyesin baba."

Ona son kez hayal kırıklığıyla baktıktan sonra yanından hızla uzaklaşıp bahçeye çıktım. Gözlerim dolu doluyken Mario'nun peşimden koştuğunu farkettim. "Alejandra!"

Arkamı dönüp ona baktığımda hızlıca önümde durup suratımı avuçlarının arasına aldı. Baş parmaklarıyla göz yaşlarımı silerken derin bir nefes aldı. "Onun sevgisine ihtiyaç duyma Alejandra."

İşaret parmağını yüzüme doğrulttu. "Asla onun karşısında, onun sevgisine muhtaç gibi görünme."

Kafasını olumsuz anlamda sallarken beni güçlendirmek istermiş gibi omuzlarımı tutup hafifçe sıktı. "Çünkü senin ona ihtiyacın yok. Sen varken o hiçbir şey. Sen de biliyorsun, bu ülke ondan çok, senin ellerinde."

Gözlerim dolmaya devam ederken beni hafifçe sarstı. "Kendine gel Alejandra! Annemin seni büyüttüğü cümleyi aklından çıkarıyor musun?"

Bir elini saçıma götürüp bir tutamını kulağımın arkasına attı. "Unuttun mu? Senin saçların güneşin tüm parlaklığı, gözlerin okyanusların tamamı." Cümlesini bitirdikten sonra gülümsedi.

Canavarın Gözlerinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin