FELAKETE GEBE Ailem Aşiret Mi?

(9) Kusursuzca Kusurlu Aile

Takip ederek duyurulardan haberdar olabilirsiniz nurgullcelik
Keyifli okumalar dilerim, bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Muahh <3

9. BÖLÜM
"Kusursuzca Kusurlu Aile"

Günler Sonra
Mahkeme Salonu

Hiçbirimiz bir masal diyarında yaşamıyorduk.

Hiçbirimiz o masum ve saf prenses değildik.

Hiçbirimiz prens için güçlerimizden veya ailemizden vazgeçmedik.

Ve son olarak hiçbirimiz suçsuz değildik. Bir zamanlar göz kamaştırıcı güzelliklerle dolu bir cennette yaşadığını düşünen biri için gerçeklik duygusu acımasız olurdu.

Âdem ile Havva, Tanrı'nın sınırsız nimetleri arasında sınırlı sayıda olan kuralı çiğnemişti, işledikleri suça bedel olarakta cennetten kovularak birbirlerinden ayrı düşmüşlerdi.

Belki de benim şu anda yaşadığım durumu açıklayacak doğru bir söz yoktu ancak bildiğim tek şey bana kızım diyen insanların beni yaşadığım bu on yedi yıllık cennetimden koymaya çalıştıklarıydı.

Yıllar önce kusursuz bir ailenin yegâne kızı, inci tanesi, olarak dünyaya gelmiştim. Herkesin imrenerek baktığı Yusuf Soylu'nun dillere destan olan kızı Almira Dolunay Soylu.

Mükemmel bir ev.

Mükemmel bir hayat.

Mükemmel bir aile.

Onların yanında kusurlu kalan tek kişi ben oluyordum. Babam bir iş adamıydı ve tüm ülkede tanınıyordu, annem yaptığı hayır işleriyle birçok insanın idolü hâline gelmişti.

Abim desen hem eğitim hayatında hem de iş hayatında kendini ön plana çıkarmayı başarıyordu, hiçbir şey yapmasa bile çekiciliği ve kibarlığıyla bir model veya sosyal medya fenomeni bile olabilirdi; filmlerde gördüğümüz kusursuz İstanbul beyefendisi diye tabir ettiğimiz insanlardan bile çok daha iyiydi.

Ailedeki tek kusurlu birey bendim.

"Kız hayattaki tüm şansını Soylu ailesinin kızı olmakta kullanmış," derdi insanlar. Haklılardı, ne diyebilirdim ki?

Siverek'ten kaçıp İstanbul'a gelin gelen Gülay Eroğlu'nun uğruna ölüp bittiği kız çocuğuydum. Abisine rağmen Soylu ailesinin yegâne vârisiydim. Babasının gözbebeği, annesinin güzel prensesi, abisinin başına bela olan kızı...

Abim reşit olduktan sonra aile mirasını reddettiğini açıkladığı günü asla unutmamıştım, sanki dün yaşanmış gibi hâlâ hatırlıyordum.

Tüm magazinlerde, "Soylu ailesinin en büyük oğlu, Sarp Soylu, mirası reddederek kendi şirketini kuracağını açıkladı," yazısı gündem olmuştu.

İşte o gün tüm Türkiye beni tanıdı. Annemin yüzümü magazinden sakladığı ve sakin bir yaşama sahip olmam için uğraştığı hayatım tek haberle yok olmuş, magazinin aranan yüzü hâline gelmiştim.