Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın, buradan beni takip edebilirsiniz (nurgullcelik ) keyifli okumalar, bayram şekerlerimm
Hope to die
11. BÖLÜM
"Kırık Kalp Parçaları"Kalpler kırıldı, güvenler yıkıldı; sevgi nerede yanlış yaptı?
Son birkaç haftadır yaşadıklarımı aklım almıyordu. Hayatımın en berbat günlerini geçirirken bunca zaman beni büyüten insanlarla herhangi bir kan bağımın olmadığını öğrenmiştim.Kader bununla tatmin olmayıp biyolojik babamı takıntılı bir manyak haline getirmiş ve velayetin, her nasıl olduysa, biyolojik aileme geçmesini sağlamıştı. Cennetimi boktan bir hayata çeviren kader, beni yalnızca bir kukla olarak kullanıyordu.
Yerimde duramıyordum. Salonun ortasında bir ileri bir geri gidip geliyordum, yetmiyormuş gibi tırnaklarımı kemirmeye bile başlamıştım. “Aklım almıyor,” diye inledi, sinir dolu bir sesle. Yaklaşık yarım saattir beni yurtdışına göndermek için dil döküyordu.
“Cidden onlarla gitmek mi istiyorsun?” Sorduğu soruyla ona gözlerimi devirmem bir oldu. Bu adam benim sabrımı sınıyor olmalıydı, aksi takdirde bu hallerinin başka bir açıklaması olamazdı.
“Öyle bir şey mi dedim ben şimdi?” Homurdamalarıma engel olamıyordum. Sarp Soylu, konuyu yanlış anlamakta Oscar ödülü almalıydı. “Yurt dışına gitmeyi reddetmen onlarla gitmek istediğin anlamına geliyor.”
Sinirli olduğunu ses tonundan anlayabiliyordum ama sesini yükseltmemeye özen gösteriyordu, buna rağmen sinirlendiğini iliklerime kadar hissediyordum. “Ne alaka?” diye cırtlak bir sesle bağırdım. Kendi sesim kendi kulağıma işkence etmişti sanki.
Konuyu sürekli Azad Bey’le gitmek istediğime getiriyordu, bunu iddia ederek beni manipüle etmeye çalışıyordu.
“O biçim bir alaka.” Kelime oyunu oynamadan kelime oyunu oynayan bir adamla tartışmam anlamsızdı, her defasında tartışmalarmızın sonunda kazanan o oluyordu; bu sefer izin vermeyecektim, beni manipüle edemeyecekti.
Söylediği sözün hemen ardından mahkeme sonuçlarını kanıtlayan belgeyi gözlerime sokarcasına bana gösterdi. Sakin görünmek için ayağa kalkmıyordu ancak aynı şeyi kendim için söyleyemezdim.
“O adam mahkemeyi nasıl kazandı?” diye sordum ciddiyetle. Azad Bey'in mahkemeyi kazanma ihtimali imkansız denecek kadar azken hakimin hiç çekinmeden velayetimi ona vermesi aptalcaydı.
Gözlerini kaçırdı. Cevap vermek istemediğini kanıtlayan bir sessizlik salonu kapladı. “Ne… ne yaptı?” Kekeleme engel olamamıştım, neden kekelediğimi bende bilmiyordum. “Boş ver, bir şey yapmadı zaten.” Cidden mi? Cevabına vereceği tek yanıt boş ver miydi?
Derince bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım, pek işe yaramamış olsa da sesim kulağa saniyeler önceki halimden daha sakin geliyordu. “Bilmek istiyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FELAKETE GEBE Ailem Aşiret Mi?
Teen Fiction❝Hayat mucizelere gebedir, derler; peki ya felakete gebeysek?❞ Doğum gününde anne ve babasını kaybeden Almira Dolunay Soylu aylar sonra abisine gelen bir telefon çağrısıyla hastanede bebeklerin, nedeni belli olmayan bir sebepten ötürü, karışmış olma...