(12) Gözyaşları ve Gülücükler

23.5K 1.4K 1.1K
                                    

Ayy hello

Oy+yorum istiyommm (sınır koymak istemiyorum ama niye yorum yapmıyorsunuz? -ciddili sesle okuyun djshshsjsjshsj-)

Takipp→ nurgullcelik

12. BÖLÜM
"Gözyaşları ve Gülücükler"

Sertab Erener'in de dediği gibi: Ben giderim, İstanbul senin olsun.

Başımı usulca kaldırıp etrafa baktım. “Konum burası mıydı?” diye sordum ciddiyetle. “Evet, gösterdiğiniz yer burası.” Tebessüm edip ücreti ödedikten sonra araçtan indim. Taksi gözden kaybolurken telefonumu tutuşum sertleşmiş, temkinli adımlar atmaya başlamıştım.

Burası uçurumun kenarında bulunan eski bir parktı. Hava kararmış üzere olduğu için Sarya dışında tek bir insanın bile buraya gelmeyeceğinden emindim. Hoş, böyle ıssız ve buram buram tehlike kokan bir yere aklı başında kimse gelmezdi. İstanbul’da böyle bir yer olduğunu kırk yıl düşünsem tahmin bile edemezdim herhalde.

Biraz ilerde, uçurumun kenarına kurulmuş olan geniş salıncağa oturmuş, Sarya şahsını görmemle ona doğru ilerlemeye başladm. Beni gördüğünde yüzüme bakmadı, pek tepki verdiği söylenemezdi. Uçurumun ötesine bakıyordu.

“Otur,” dedi, sonunda tepkisizliğinden kurtularak. “Konuşmamız gereken şeyler var.” Mesajlarının aksine gereğinden fazla ciddi gibi görünüyordu. Merakıma yenik düşerek hemen yanına oturdum.

“Ne istiyorsun?” diye sordum, soğukkanlılıkla. Bu kızın yanında gardımı düşürmek aptallık olurdu. Ve aptal olmak gibi bir amacım yoktu.

“Sadece benden çalınan hayatı,” diye mırıldandı. Sandığımdan çok daha düşünceliydi; gerçek miydi yoksa tamamen oyunun bir parçası mıydı, ayırt edemiyordum. “Bunun benimle bir alakası yok. Herkes kendi kaderini yaşıyor.”

“Her şeyin başlangıcı sensin, Dolunay.”

“Ne demek istiyorsun, Sarya? Daha açık ol, oyunlarına ayıracak zamanım yok.”

“Hâlâ her şeyin, kafamda kurduğum bir oyun olduğuna inanıyorsun değil mi? O zaman aç kulaklarını beni iyi dinle zira anlatacaklarım hayatını mahvedecek.” Ona hayatımın zaten mahvolduğunu söylememek için direndim.

“Senden nefret etme sebebini eğer şu an anlatırsam şu uçurumdan atlayacaksın, biliyorum.” Gözlerime baktı ama hemen ardından harelerini gökyüzüne çevirdi.

“Bu yüzden geçmişin ilk dozunu az vereceğim. Zaten ben olmasam bile varlığından rahatsız olan biri illa sana diğer gerçekleri söyler. Seninle ilk tanıştığımda hiçbir şey bilmiyordum, aptaldım ve senin gerçekten dostum olduğunu düşünmüştüm. Sonra hayatımı cehenneme çeviren şeyin senin hayatın olduğunu öğrendim. Başından beri hiç doğmasaydın kimse bir felaketi yaşamayacaktı. Felakete gebe biri gibi doğdun sen. Her şeyin bir kıyamete sebep oluyordu, aldığın nefes bile.”

“Ne saçmalıyorsun sen? Benim, senin hayatınla hiçbir alakam yok.”

“Hep Yiğit’i sevdiğim için senden nefret ettiğimi düşündün. Çünkü inanmak istediğin şey buydu.” Sonlara doğru sesi yükselmeye başlasa da anlatacağı şeyi ölümcül bir merakla dinlemeye devam ettim.

FELAKETE GEBE                            Ailem Aşiret Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin