3. Bölüm

45 4 13
                                    

İyi okumalar.

.
.
.
.
.
.
.
.

Telefonun titreşim sesine kalkmış Arayan kişiye baktığımda yunus abi olduğunu görmüştüm.

"Efendim abi?" sesim uykulu çıkmıştı.

"Diyarbakır'da mısın kız?"

"Ouff abi dalga geçme ya."

"Tamam, tamam yengen kahvaltıya çağırdı, bu sefer gelmezsen seni öldürür, benden söylemesi." Dedi Yusuf abi gülerek.

"Tamam abi yarım saate sizdeyim." dedim yerimde doğrularak. Telefon elimdeyken, Dün çukurun attığı mesaja girdim. İçimden gelmemişti bakmak. PDF'e tıklayarak dosyayı açtım.

Esma kurt 52 yaşında (Emekli öğretmen)
Salih kurt 55 yaşında (Emekli öğretmen )
Buğra kurt 32 yaşında (Doktor )
Burak kurt 32 yaşında (Öğretmen)
Civan kurt 30 yaşında (Doktor)
Arda kurt 24 yaşında (yazılımcı. Son sınıf)
Enes kurt 23 yaşında (Üniversitede pilotluk okuyor)

Oha ya benim yanına gittiğim kişi öz abim mıymış? Birde Allah için neden bu kadar çocuk. Hayır çocuğu geçtim. Neden hepsi erkek? Bence onlarda da bir karışıklık var. Bu kadar erkek olması doğal değil.. Allah kurtarsın, ne diyeyim?

Daha fazla yerimde oyalanmayarak kalktım. Elimi yüzümü yıkayarak, kıyafet çıkardım. Yüksek bel, bol paça siyah bir alt giyip, üstüme de çarpraz gelen, siyah, crop gömlek giydim. Cantamı elime alarak telefonumu, cüzdanımı, içine koydum. Yastığımın altından silahımı alıp belime taktiğimda tamamdım.

Evden çıkıp yürümüye başladım. Ev yakın olduğu için arbaya gerek duymamıştım. İki sokak geçtikten sonra sağımda kalan apartmana girdim. İki kat yukarı yürüyerek çıkıp, kapıyı tıklatım. Kapı açılmış ardından kader abla gözükmüştü. Kader abla kollarını açıp beni çekti ve sarıldı.

"Hoş geldin Başak. Özlettin kendini." Dedi. Geri çekilerek içeriye buyur etti. Kapıda durmayarak içeri girip ayakkabılarımı çıkardım.

"Vallahi abla bende çok özledim sizi. Hani küçük afacan?"

"İçerde. Geç hadi." Dedi. Oturma odasına girdim. Mert beni görünce ayağa kalkmış, hazır ola geçmişti.

"Tekmil ver asker!" Dedim sesimi kalınlaştırarak.

"Mert uğur/ Trabzon/ emredin komutanım!" Dedi. O anlamadan yanına eğilip havaya kaldırdım.

"Seni ısırırım, seni yerim." Dedim garip sesler çıkararak. Mert çıkardığım seslere kahkahalar atarak gülüyordu.

Biraz daha Mert ile oynadıktan sonra sofraya oturduk. Kader abla tabağımı ağzına kadar doldurmuş önüme bırakmıştı.

"Kader abla çok bu tabaktakiler."

"Değil canım, o kadar enerji sarf ediyorsun, az bile. O tabak bitecek." Dedi yerine oturarak.

"Başak abla, bu gün okulda ben Ayşe'ye çiçek verdim biliyormusun?" Dedi mert.

"Öyle mi? Peki Ayşe ne dedi?"

"Bir şey demedi ama çok mutlu oldu. Gülümsemesinden anladım."

"Öyle mıı? Sen nerden öğrendin böyle şeyleri aslanım?" Dedim. 5 yaşında ki çocuğun bunları bilmesi ne mana?

"Babamdan" dedi. Yunus abiye baktım. Hayretle Mert'e bakıyordu.

"Eşşoğuleşşek ben mi dedim sana çiçek ver diye?"

Asker YeşiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin