BÖLÜM/14

11 1 0
                                    


       BÖLÜM/14    "YA KAÇARSIN YA DA ÖLÜRSÜN"

     "kurbaba brens" Nick sinirle gözlerini kapattı, "Iris ben kurbağa prens değilim" dediğinde Iris turuncu saçlarını geri itti, "haklısın annem kurbağa doğuramaz" deyip kırmızı fileli eteğini sağa sola çekiştirdi. "annemin yanına gidelim kurbaba" Nick, Iris'in haline alışmış şekilde başını sallayıp elini uzattı.

"büyüyünce bu ülkeyi bis mi yönetices?" Nick bir yandan kardeşiyle yürürken bir yandan gülerek kardeşine cevap verdi. "İkimiz krallığın hükümdarları olacağız Iris"

Iris kırmızı elbisesinin eteklerinden tutup koşmaya başladığında arkalarında kalan dadı sinirle söylenmeye başlamıştı. Nick kardeşini dadının vereceği cezadan kurtarmak istediğinde adımları hızlandı, beraber krallığın içinde koşarken arkalarından bağıran dadı da peşlerindeydi.

Fazla sürmeden yakalanmış ikiside dadının cezalarına alışmış şekilde odalarına çıktılar. Dadının saçma cezalarına hayır deme hakları elbette ki yoktu çünkü yanlarında ne anneleri ne de babaları vardı.

Saray da kargaşalar bir kasırga gibi büyüyordu, kral kardeşinin ortaya çıkarttığı sorunları kaldırmak için saraydan ayrılmıştı. Kraliçe de kralı yalnız bırakmamış ve onunla gitmişti, bu durumda sarayda kalanlar ise prens prensesten başkası olmamıştı.   

        Iris'in ve Nick'in cezası o gün boyunca yemek yememeleriydi, dadıya göre bu cezalar onları akıllandıracaktı.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
       
     "Birisi öldü" yüzümde küçük bir tebessüm oluştu, "Conroy dün gece biz hani kaçıyorduk ya canım işte tam olarak bu yüzden kaçıyorduk, ölmemek için" dediğimde Conroy elini saçları arasına alırken konuşmaya devam etti "her şeyi boka sürdüğünü nasıl anlatmalıyım prenses?"

"Benimle düzgün konuş Conroy, buraya gelip sizin her dediğinizi yapacak cici bir kız yok karşınızda" dediğimde yanından geçip yürümeye başladım. "yapmak zorundasın, abin için"

"benim abim öldü, Conroy. Dediğiniz kişi ise abim olsaydı yanımda zaten dururdu" dediğim de Conroy derin bir nefes aldı, "çocukça davranıyorsun" yutkundum. Elbette çocuk gibi davranıyor gibi gözükecektim, çocukluğu elinden alınmış bir prensestim belki de prenses bile değildim. Ben annemin babamı kandırması için kullanılmış bir oyuncaktım sadece.

"O zaman benimle konuşma Conroy, böylece çocukça hareketlerimi görmemiş olursun" dediğimde ofladı, "Maddox'un cesedi kayıp" şaşkınca ona döndüm, "kayıp mı?" diye sordum.

Başını sallamakla yetinen Conroy'a baktım, "benden ne istiyorsun?" diye sorduğumda gözlerini gözlerime sabitledi. "abine söz verdim Iris, senin ölmeyeceğine dair söz verdim. O yüzden bana yardımcı ol ve dediklerimi yap olur mu?" nefesimi dışarıya verdim. "bıktım sizden" diye mırıldandım.

"İçeride kendine dikkat et" Conroy önümden geçip salona girdi, arkasından yavaş adımlarla şatafatıı odaya giriş yaptım.

Sahra ve Xuna'in yanına geçtiğimde "nasıl ölmüş?" diye sordum. Salonun her tarafından gelen uğultular herkesin Maddox'un ölümünü konuştuğunu doğruluyordu. "asılmış ama gözlerimi Xuna'ya çevirdim ve son kelimesini tekrarladım "ama"

    "herkes kuklaya benzetiyo yani parçalara ayrılmış vücudunun hepsini farklı şekilde asmışlar ayrıca kafası orada yokmuş" duyduklarım midemi bulandırırken yutkundum "ne demek kafası yokmuş Sahra midesinin bulandığını bir ęlini ağzını kapatmak için diğer elini de Xuna'yı susturmak için kullandığında ikimizde sustuk.

Ateşin Gölgesi YokturHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin