Gözlerimi güneşin yüzüme vurmasıyla uyanıp etrafa bakındım. Sanırım dün uykumun ağırlaşmasıyla birlikte sinema odasında uykuya dalmışım. Aslında benim için iyi de oldu bir süredir doğru düzgün uyuyamıyorum.
Sebebi ise sürekli annemin rüyama girmesi. Onu çok özlüyorum. Hayatında bir karıncaya bile zarar vermekten korkan annem gözlerimin önünde katledildi. Keşke o anı hiç hatırlamasam.
Gözlerimden yaşlar sicim sicim akarken sinema odasının kapısı açıldı. Gelenin kim olduğunu tahmin ediyordum ve hiç bakma gereği bile duymadan "neden buradasın odan da olman gerekmiyor mu?" Eskiden olsa hiç düşünmeden dua ederdim babam benimle konuşsun diye. Ama ne yazık ki artık onu da istemiyorum.
Hiç kafamı çevirip babama bakmadan "sanırım dün fazlasıyla yorulmuşum ve burda uykuya dalmışım." Nasıl bir durumda olduğum aklıma geldikçe tüm öfkemi babamdan çıkarmak istiyorum. Şirket hisseleri için evlenme olayları sadece kitaplardan okuyup biliyordum meğerse gerçekte de olabiliyormuş.
"Neyse Suna benim şirkete gitmem gerekiyor. Kahvaltını yap lütfen hasta olmanı istemem." Tam arkasını dönüp gidiyordu ki " eskiden..." bana bakıp devam etmemi bekler gibi baktı. "Eskiden olsaydı belki bu söylediklerine inananırdım. Gerçekten derdim hasta olmamamı istiyor derdim. Ama artık hepsi bir palavradan ibaretmiş gibi geliyor."
Belki beni anlar diye gözlerinin en derinine bakıp iç çektim. Çektim ki belki beni anlar diye "lütfen beni kandırmak yerine bana ya doğruları söyle ya da benimle hiç konuşma çünkü ikimiz için en iyisi bu baba." Diyip yanından geçip merdivenlerden yukarı çıktım.
Acaba beni anlıyor mudur? Ya da anlamaya çalışıyor mudur? Mesela ben onu anlamaya çalışıyorum hep. Sevdiği,aşık olduğu can yoldaşı gitti ama yine de bu kadar insan dibe batabilir mi? Yapabilir mi bunu öz kızına kıyabilir mi tek seferde.
Şimdi diyeceksiniz ki sen zaten Kandemir'i sevmiyor musun? Evet seviyorum ama neden her şey bu kadar zor ilerliyor ki. Üstelik Kandemir beni yanına bile yakıştırmıyor. Kahretsin ki Kandemir diyince tüm düşünme yetkimi kaybediyorum.
Odamın kapısına ilerleyip açtım. İçeriye girip tam dalgın dalgın banyoya ilerliyordum ki bir de ne göreyim kocaman bir gelinlik. Ay üstüme iyilik sağlık bu ne bacım ya ne işi var benim odam da. Şaşkın gözlerle gelinliğe bakarken bunun benim odam da ne işi olduğunu düşünüyordum.
Kim koymuş olabilir ki bunu benim odama. Babam böyle bir şey yapmaz. Ee ben hizmetlileri de uyarmıştım odama girmeyin diye. Niye lafımı dinlemeyip girsinler ki.
Kar tanesi kadar beyaz, balonlu kolları ve derin dekolteli çok güzel bir gelinlik bu. Gelinliğe yaklaşıp elimle dokusuna bakarken yaka kısmında gördüğüm zarfla hemen atılıp aldım ve açtım. Notta "seni bunun içinde görmeyi aslında bakarsan hiç merak etmiyorum ağır bir gelinlik ve taşıyacağını da düşünmüyorum ufaklık."
Bu ne ya bu adam ne yapmaya çalışıyor. Amacı ne gerçekten anlamıyorum. Hayır yani notta bile laf sokma derdinde. Ciddi anlamda sinirlerim bozuluyor artık. Babam bir yandan Kandemir bir yandan ikisi de bende ağlama isteği uyandırıyor.
Bıktım artık hemen kusa bir duşa girip çıktım. Ardından dolabımın karşısına geçip siyah mini yırtmaçlı eteğimi ve üzerine de siyah dekolteli bir üst giyip aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı düzleştirip son olarak pembe rujumla tamamlayacaktım ki fikrimi değiştirip kırmızı rujumu sürdüm.
Aynadan son kez kendimi güzel bulduğum halime ama Kandemir'in yanına yakıştırmadığı diğer halime baktım. Bir de adama hesap sormaya gidiyorum. En sonunda da işin içinden çıkamayacağımı hissettim ve evden dışarı çıktım.
![](https://img.wattpad.com/cover/345662671-288-k162297.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bile Bile Kanmak
RomanceNeden...neden hep böyle olmak zorunda. Hayattaki tüm adilsiz şansızlıkları kullanmışım gibi öyle çaresiz. İşaret parmağıyla çenemi tutup kafamı kaldırırken gözlerindeki o acımasızlık içimi yakıp kavuruyordu. Sanki alabileceğim en büyük darbeyi kend...