Belirsizlik

1.4K 76 56
                                    


♧♣︎♧♣︎♧♣︎♧♣︎

Bak tüm anıları yak, unut kenara at
Huzur bize uzak, kavuşmamız yasak
Varsa bi umut, geçmişi unut göz yaşını kurut.

♠︎♤

Geçecek inanıyorum. Her ağladığım günlerin acısını avazım çıktığı kadarıyla kahkaha atacağım. Her şeye, herkese inat yapmalıyım

Sanırım yavaş yavaş hayata değil insanlara küsüyorum. Belki de hayata fazla yüklenip insanları yüceltiyorumdur. Ama artık tıkanıyorum.

Bir şeyler hep kursağımda kalıyor. Yaşadıklarım az buz şeyler değil. Sabır edip savaşmalıyım. En azından bunu kendime yapmalıyım.

Ağlamak yok.

Elimin altında direksiyonu olabildiğince sıkıp akıp giden yolla birlikte arabayı sürüyordum. Az önce Kandemir'e attığım tokatta sonra korksam da içimde ki deli cesareti beni körüklüyordu.

Hızla akıp giden yolu bitirip Fırat Zademoğlu'nun evinin önüne arabayı park edip aşağıya indim. Günler sonra buraya gelmek bana hiç bir şey hissettirmedi nedense.

Sakin adımlarla yürüyüp kapıyı çaldığım da kapıyı açan görevliyle içeri girip salonda tekli koltuğa geçip " babamı çağırır mısın lütfen" kadın başını sallayıp merdivenlerden yukarıya çıkıp gitti.

Yüzümü sert bi şekilde iki elimle sıvazlayıp yaşadıklarımı gözden geçirip kendime gelmeye çalıştım sanki mümkünmüş gibi. Kendi düşünce me güldüğüm de yukarıdan gelen ayak sesleriyle kafamı çevirip sesin geldiği yöne doğru baktım.

Geliyor işte gül yüzlüm.

Dediğim ironiye kendi kendime göz devirip karşıma geçip oturmasını bekledim. Sanki hayatımın içine sıçmamış gibi Sakin tavırlarıyla karşıma geçip tekli koltuğa oturup ayak ayak üstüne attı.

Aşağıdan yukarıya doğru süzüp bana bakan gözleriyle gözlerim çalıştığın da
" yanına gittim. Her şeye rağmen biraz da olsa iyi geldi." İfadesizce gözlerime baktığında içim acıdı. Her ne kadar da olsa bana baba olmuştu, yada olamamıştı bilemiyorum.

" gözlerin de beni ne kadar çok beklediğini ve özlediğini gördüm. İçim acıdı biliyor musun?" Karşısın da ağlamak istemediğim için kendimi tutup sulanan burnumu çektim.

" o gün yalnız başıma o adamın pis mide bulandırıcı teniyle ruhum öldüğün de seni bekledim. Belki bi umut yetişir diye ama sen yetişemedin bana. Orada ki kız çocuğu seni beklerken çok ağladı. Ama o kız çocuğu hiç bi zaman seni suçlamadı. Çünkü biliyordu babasıydı."

Zaman durmuş gibiydi sanki. İlk defa, ilk defa Fırat Zademoğlu'nun gözlerinin dolduğunu görüyordum. O kadar içtendi ki gözlerine biraz daha baksaydım ağlayacaktım. Dizlerimin üstünde ki ellerimi sıkıp yumruk yaparken gözlerimi ondan çekip etrafa bakıp sakinleşmeye çalıştım.

Devam etmek istemeyip yanından geçip gitmek için yanından geçerken bileğinden tutup gitmemi engelleyerek ayağa kalktı. Bi umut bi şeyler beklerken " Kandemir ile aranı iyi tut." Arkasında koca bir enkaz bırakıp gittiğinde ayaklarım sanki burda daha fazla kalmak istemez gibi koşar adımlarla kapıya gitti.

Göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başlarken daha fazla oyalanmadan arabaya binip sahile sürdüm. Belki biraz da olsa rahatlarım içim ferahlar diye yolda ilerlediğim de arkamdan beni takip eden Kandemir'in adamlarını fark ettiğim de hiç umursamadan devam ettim.

Sahile vardığım da arabayı park edip en yakın banka oturup denizin durgun sularını izlemeye koyuldum. Artık hiç bi şey hissetmek dahi istemiyordum. Sanki herkes bana düşmanmış gibi istemediğimi gözüme sokarcasına hareket etmeleri beni zorluyordu.

Bile Bile Kanmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin