ve döndüm...
***
2. BÖLÜM – SENİ DE İÇİMDE YAKSINLAR YAR!
Melek aynada son kez kendine bakıp ıslık çaldı ve tam odasından çıkmıştı ki Bulut abisi ile burun buruna geldi. Bulut yüzünü buruşturdu, "Bu kılık ne Allah aşkına?"
Melek üzerine baktı. Gayet de şıktı. Oldukça mini, fosforlu turuncu bir elbise, altına turuncu çiçekli bir ayakkabı ve başına da mor bir bandana takmış, koluna da sarı bir çanta almıştı. "Bence çok şık oldum."
Bulut elini cebine koydu, "Melek'im bak sen şıklığı çok yanlış anlamışsın, bu şıklık değil. Yani bu çok başka bir şey."
Melek burnunu dikleştirdi, "Ay siz asıl bir uyum kafesine, renk mahkumluğuna tıkılıp kalmışsınız. Ben özgür giyim tarzının can bulmuş haliyim. Siz siyah-beyazın uyumunu savunurken, ben özgür renklerin, bağımsız uyumunu savunuyorum. Bence içinin rengini tarzına yansıtmalısın. Mesela ben renkli bir kişiliğim." Sonra abisine baktı. Siyah bir kot, siyah bir gömlek giymişti, "Gerçi sende haklısın, için kararmış senin, senin de rengin bu!" omuz silkip kahkaha atarak abisinin yanından ayrılırken Bulut hayretle üstüne baktı.
"Ne varmış benim giydiklerimde gayet de hoş ve şık. Zevksiz!"
*
Gece yeni başlamış, misafirler yavaş yavaş mekana gelmeye başlamıştı. Bugün Burak ile Karahan'ın ortak oldukları hastanenin Kalp ve Damar Cerrahisinin yeni binası ve o bölümün yeni baş hekimi olan Ersin Çelikoğlu tanıtılacaktı.
Cem huysuzca Burak'a bakarken, birden karısına döndü, "Ecrin!" diye bağırırken kadın damağını çekip kocasına baktı.
"Ne bağırıyorsun be adam! Yanındayım zaten!"
"Bunlar neden gelmiş?"
"Kimler?" derken etrafına bakındı. Yabancı çok kişi yoktu.
"Bunlar işte. Şu iki gereksiz damat. Neyimize gerekti damat anlamadım." Karısına bakarken gözlerini kıstı, "Hepsi senin yüzünden. Sevecen şey!"
Ecrin ofladı, "Hayatım yıllardır hayatımızda onlar zaten, artık inkar aşamasını geçip, alışma aşamasına mı geçsen acaba? Çünkü onlar bizim damadımız ve burada olma sebeplerine gelirsek, hani hastane Burak'ın ya, ortak ya oraya, yeni açılacak yerinde ortağı ya, lansmanında bulunması sence de normal değil mi?"
"Değil! Gereksiz!" sonra gözü etrafa meraklı meraklı bakan torununa takıldı, "Hayırdır Melek? Sana ne oluyor kızım? Bir kıpırlık, bir heyecan. Gören de hastaneye baş hekim olacaksın sanır."
"Yani baş hekimin eşi olacağım sonuçta," diye homurdandı kendi kendine, sonra sırıttı, "Dedeciğim ailemiz adına çok mutluyum, genişliyoruz-" dediğinde abilerinin bakışı ile "Yani kariyer olarak..." diye ekledi, Bulut başını eğince de devam etti, "Hastane diyorum çok genişledi. Maşallah! Burak eniştem kıymam dememiş, basmış parayı. Allah arttırsın. Çok güzel olmuş. Yeni yeni hekimler de almış, hayırlı uğurlu olsun ailemize."
"Baba bak bu kızın genişlemeyi farklı anlamış. Ben sana söyleyim, gidici bu kızın. Gözü de sanki bir yollarda kaldı. Kapıya bakıp bakıp duruyor. Ne bekliyorsun acaba?"
Melek ofladı, "Asıl sen ne olsun istiyorsun? Bi sussana ya!" babasına bakıp "Babacığım," dedi en masum haliyle, "Bir şey söyle ama..."
"Bulut! Uğraşma yavrumla!" diye azarlayınca Bulut şaşkınlıkla baktı onlara.
"Yavrun mu? Yavruya bak! Küçülsün de cebime girsin!"
Melek o anlarda hiç de oralı değildi. Çünkü merdivenlerden inen adama odaklanmıştı. Siyah takım elbisesinin içinde en ünlü ressamın elinden çıkmış sanat eseri bir tablodan farkı yoktu. Burak ve Çınar'ı görünce gülümsemesi yanlarına gitmesi, bu adam çok başkaydı. Sonra başını salladı, iyice saçmalamıştı. Ne vardı yani onların yanına gitmesinde. Kısa bir selamlamanın ardından kendi masalarına geldiğini görünce toparlandı. Bunu gören Bulut sinirle güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR MELEK SEVDİM - MASAL SERİSİ V
Storie d'amoreBir gün güneş gibi parlayan bir kız geçmişi karmaşık ve karanlık bir adama aşık olur... Ve adam ondan kaçtıkça kader onları bir araya getirmek için elinden geleni yapacaktı...