2.Bölüm -İDMAN-

50 3 0
                                    

Gözlerim kan çanağına dönmüştü. Uykusuzluk ve tuzlu göz yaşları elimdeki iş akdimin üzerine doğru saatlerce akmıştı. Yüzümün etrafına yapışmış saç tellerim sertleşmişti. Omuzlarım kasılmayı bırakıp öne doğru düşmüştü. Vücudumu hissedemiyordum. Düşünceler silikleşmiş, beynim adeta çalışmaya ara vermişti. Dün bu saatlerde ne yapıyordum?

Kalbimden karnıma doğru inen bir heyecanla uyuyordum. Ara ara ilk iş günüme dair gördüğüm rüyaların etkisiyle uyanıyor ama uyku baskın gelip tekrar uyuyordum. Uyandığımda ilk işim, ütülü üniformamı giymek sonrasında annemin hazırladığı kahvaltıyı yapmaktı.

Gözlerim uykusuzluktan kapanmaya başladığında açmaya zorladım.

3.1-Uluslararası Birim'in bağlı olduğu Hava-Kara-Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan gelen tebligatlar ve usuller gereğince memur/memure verilen görev ve görevleri Ülke istikrarı ve çıkarlarını gözeterek şart koşulmaksızın yerine getirmekle yükümlüdür.

Tüm akdi defalarca okumuştum. Tıpkı imzalamadan önce başımda sabırsızca bekleyen görevliye rağmen her maddesini okuduğum gibi. Bu maddenin savaş gibi ekstrem durumlar için geçerli olacağını ya da tıpkı eski çalıştığım kurumlarda ekstra iş yükü vermek için uydurulduğunu düşünmüştüm. Çünkü böyle olurdu. İş sözleşmelerinde yazılan maddelerin çoğu İşverenin herhangi bir yasal problem karşısında yani nadiren oluşabilecek bir durumda kendisini sağlama alması için yazılırdı. Bu işe olan tutkum ve isteğim beni öylesine kör etmişti ki... Yine de bu maddenin beni asker yapmaya zorlayacağını düşünmemiştim. Yine de bu madde beni asker yapamazdı! Verilen görevleri yerine getirmek beni bu işe yıllarını vermiş insanlarla nasıl aynı etiketin altına koyabilirdi? Bu onlara da haksızlık değil miydi?

Gözlerimi sıkıca kapattığımda tıpkı saçlarım gibi kurumuş ve sertleşmiş kirpiklerim göz pınarlarıma battı. İki damla daha kalmış göz yaşı yanaklarımdan süzüldü. Tuzlu tadını dudaklarımda hissettim. Sonra yanaklarımı ellerimin tersiyle silip yatağımdaki tüm kâğıt yığınlarını toparlamaya ve ayaklanmaya başladım. Uymam gereken usulleri içeren kağıtları katlayıp valizimden çıkardığım gri eşofmanımın fermuarlı cebine koydum.

Programda yazan kıyafetleri teslim alacak zamanım olmamıştı. Bu yüzden yazılanlara en yakın ne varsa onu çıkarmak zorunda kalmıştım. Duş almak istiyordum ama antrenman öncesi iyi olur muydu emin olamıyordum. Sabah saatleri soğuk ve rüzgârlı olurdu buralarda. Arnavutköy-Silivri arası bir yerdeydi burası. Gelene kadar yolu tam olarak bilmediğimden üç otobüs ve bir taksi değiştirmek zorunda kaldığım yer. Etrafta Askeriye binaları hariç tek tük ev vardı. Onların da boş olduğunu düşünüyordum. Merkez'e gitmek trafik yoksa 40 dakikayı buluyordu tahminimce.

Üzerimde gri eşofman takımım, alttan topuz yapılarak toplanmış saçlarım ve beyaz sneakerlarımla kendimi dışarı attım. Üzerimde siyah fermuarlı bir polar vardı. Fermuarını boğazıma kadar çekip çenemi eğdim. Ellerimi cebime koyup kendimi yurdun dışına attım. Orta alandaki büyük bahçeye doğru yöneldiğimde uzaktan askerlerin sesleri geliyordu ancak ne kadar etrafıma bakınırsam bakınayım kimse görünmüyordu. Yine de henüz güneş doğmamışken birilerinin sesini duymak iyi gelmişti. Programda yazılan yer binaların ötesinde büyük boş beton bahçeyi işaret ediyordu. Uzaktan çevresinin, üstü tellerle kaplı beton duvarlarla çevrelendiğini görebiliyordum.

Ama işin tuhaf yanı kimse yoktu. İdman sadece bana özel olamazdı değil mi?

Elimi cebimdeki telefona götürüp programı açtım. Bir yandan da bir o yana bir yana yürüyerek ısınmaya çalışıyordum. Çok soğuk değildi aslında ama ben çok üşüyen biriydim. Programa göre tarif edilen yerdeydim ve hatta biraz da erken gelmiştim. Komutan ya da Eğitmen'in -kimin geleceğini bilmiyordum- burada olmamasını anlıyordum ancak başkalarının -başka bir askerin- burada olmaması beni şaşırtıyordu ve aynı zamanda endişelendiriyordu. Doğru zamanda geldiğimden emindim ama doğru yerde miydim karar veremiyordum artık. Ne yazık ki sorabileceğim kimse de yoktu. Dakikalar zulüm gibi gelen bir yavaşlıkla geçiyordu.

PAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin