"GÜNAYDIN"
jihoon bu yüksek sesi duyunca oflayarak başına yorganı çekti.
Junghwan ise abisinin kucağına çıkıp yorganı çekmeye çalıştı.
"Sabah oldu uyannnnn"
"Piç kalk üstümden"
Junghwan gülerek kucağından kalktı ve odadan çıktı.
Jihoon ise yataktan çıkıp elini yüzünü yıkadı.
Aşağı indiğinde piç bir şekilde gülümseyen kardeşini gördü.
Kim bilir kimle flörtleşiyordu yine.
Klasik junghwan diye düşündükten sonra mutfağa girdi ve kendine kahve yaptı.
Kavaltı yapmayı sevmezdi.çok zorunlu olmadığı sürece kahvaltı yapmazdı.
Kahve yaparken junghwanın kahkaha sesi gelince sinirlendi ve kardeşine tepki gösterme gereğinde bulundu.
"Senin okulun yok mu junghwan niye hala gitmedin"
Junghwan telefonunu kapatıp abisine baktı ve ofladı.
"Off gitmek istemiyorumm "
"Bende seni babamın yanına göndermek istemiyorum hwan hadi hazırlan ben bırakıyım seni"
Junghwan oflaya oflaya odasına gitti.
Jihoon ise kahvesini içip oda odasına gitti ve kapıyı kapatıp dolabını açtı.
Siyah kotunu ve siyah düz tişörtünü alıp giyindi.
Deri ceketini aradı ama bulamadı sonrasında ise aşağıdaki askıda olabileceğini düşündü.
Ağır erkek parfümünü alıp boynuna ve bileğine sıkınca. Telefon ve anahtarlığını alıp odadan çıktı.
Aşağı indiğinde yine aynı görüntüyü gördü tek fark junghwanın üstünde forma vardı.
"Kalk gidiyoruz "
Dedi ve deri ceketini askıdan alıp üstüne giyindi.
Kapıyı açıp dışarı çıktığında yağmur yağdını anladı.
Neyseki yağmur durmuştu.
Arkasından gelen junghwanı hissedince arabaya yöneldi.
Junghwana baktığında abisi gibi deri ceket giydiğini gördü.
Ve jihoon gülümsedi.
Onu o yetiştirmişti.
Arabaya bindiğinde jungwanda arkasından bindi.
Arabayı çalıştırıcakken gözü yan bahçeye takıldı.
Yine koalalı pijamaları ile bahçeyi sulayan junkyuyu görmesiyle hafiften sırıttı.
....
Abim okula varınca arabayı durdurdu ve kafasını bana çevirdi.
"Okulda bir sorun çıkarma hwan akıllı bir şekilde dersini işle gel"
Ben ise kafamı olumlu anlamda sallayıp arabadan inip hızla okulun bahçesine adım attım.
Woo bu gün Kore'ye dönmüştü.
Arkadaşıma olan özlemimden dolayı çok hızlı adımlarla bizim bankın oraya gittim.
Jeongwoo görmemle koşarak yanına gittim ve ona sıkıca sarıldım.
Fazlasıyla özledim onu.
Ben her şeyi unutmuş bir şekilde Woo'a sarılırken yanındaki şahısa bakmam ile yüzüm ekişidi.
"Bunun burada ne işi var"
"Ha tanıştırıyım bu doyoung ortaokul arkadaşım"
"Doyoung mu ismin doyoung mu?? "
Bu bana çarpan kişiydi.
Bebeğe benzeyen yanakları ile utangaç bir şekilde yere bakarken gözleri beni buldu ve göz teması kurdu.
"Evet ismim doyoung senin?? "
"Junghwan"
Dedim soğuk sesimle.
Woo a dönüp konuştu.
"Junghwan bizim yeni komşumuz"
Woo şaşırmış bir şekilde bana bakarken konuştu.
"ikiniz baya iyi anlaşacaksınız gibi hissediyorum"