Junkyu derin nefes alıp kapı ziline yöneltti parmağını.
Zil çalınca kalp atışları daha da hızlanmaya başladı.
Ve 5 saniye sonra kapıyı açan kişiyi görünce kalbi artık yerinden çıkıcak gibi atmaya başladı.
"Kim junkyu?! "
Junkyu sadece o derin gözlere bayılarak bakarken jihoon onun buraya neden geldiğini sorguluyordu.
Onu kendisi çağırmamıştı.
Yoksa bir sıkıntı mı vardı?
"Junkyu iyi misin neden hızlı hızlı nefes alıyorsun? "
Junkyu zorda olsa gözlerini çekmişti büyülü gözlerden.
Ve yere çevirmişti gözlerini.
Ensesini taşıyarak nihayet sorusuna cevap verdi.
"Ah şey junghwan çağırdı beni kahve içmeye bende kıramadım tabiki geldim "
Jihoon kaşlarını şaşkınca kaldırdı ve sırıttı.
"Hadi gel o zaman"
Diyerek salona ilerledi.
Junkyu ise arkasından.
Açık gri renkte olan koltuğa oturdu jihoon.
Ve tabiki ayak ayak üstüne attı kabaca.
Junkyu sadece hayranlıkla onu izliyordu.
Üstündeki o siyah cekete bile tapabilirdi.
"Otursana ya"
Diyerek yanını patpatladı.
Junkyu da hemen yanındaki tekli koltuğa oturdu hafifçe.
Jihoon ise düz durmayıp yanını yine patpatladı.
"Hadi gel buraya"
Junkyu tereddüt ederek yanına yaklaştı.
Yavaşça oturdu gösterdiği yere.
Jihoon ona döndü ve aralarındaki mesafeyi biraz da olsa azalttı.
"Niye bu kadar mesafelisin ya? "
Junkyu gülümsedi.
Merdivenden aşağıya inen junghwan ilk baş jihoonun dikkatini çekmiş olacak ki ilk başta o gözlerini ona çevirdi.
Junkyu ise hemen arkasından.
"Hoşgeldin kyu"
Jihoon ona kyu ile hitap etmesinden oldukça rahatsız olmuştu.
Ama neden??
Bu sorunun cevabını kendiside bilmiyordu.
"Hoşbuldum hwan"
Hwan??
Jihoon bir junkyu ya baktı bir hwana.
Ne oluyordu bu salonda??
"Neyse sen balkona geç ben kahve yapayım."
Junkyu kafa sallayıp ayağa kalktı.
Tabi jihoon da arkasından.
Balkona gelince Junkyu nun önüne oturdu hemen.
Cebinden sigara paketini çıkartıp içinden bir sigara aldı.
Ağzına koyup çakmağı ile sigarayı yaktı.
Junkyu ise onun yaptığı her hareketi gözünü kırpmaksızın izliyordu.
Junghwan elinde iki kahve ile geldi.
Jihoon junghwanın masaya koyduğu iki kahveden birisini junkyu nun önüne birisini ise kendi önüne koydu.
"Sana yapmamıştım"
"Umrumda değil git kendine bir daha yap"
Oflayarak mutfağa yöneldi hwan.
"Ee junkyu sen neler yapıyorsun?? "
Junkyu utanarak cevap verdi jihoona.
"Şey bende işte sınavalara hazırlanıyorum"
Jihoon göz devirdi.
'Ah bir insan bu kadar güzel göz deviremez!'
Diye içinden geçirdi junkyu.
"Böyle şeyler çok sıkıcı geliyor bana"
Junkyu gülümsedi.
Fazla tatlıydı.
"Ya işte iyi bir gelecek için bu sınavlara katlanmalıyım"
Jihoon kafa salladı.
Hwan elinde kahve ile yanlarına geldi.
"Hyung oraya ben oturucaktım"
Jihoon sırıtarak omzunu aşağı yukarı indirdi.
"Neyse ben junkyu nun yanına oturuyum"
Dedi ve junkyu nun yanına oturdu.Jihoon ayağı ile hwanın ayağına vurunca junghwandan küçük bir inilti çıktı.
"Ya neden ayağıma vuruyorsun"
Junkyu şaşırmış gözlerle jihoona bakınca jihoon iyice kızardı ve bir tane daha geçirdi.
Junghwan bu sefer baya bağırdı.
"Hyung yeter"
Junkyu kızarak konuştu.
"Ya neden vuruyorsun çocuğa?! "
Jihoon sırıttı.
"He evet çocuk bu minicik dimi baya küçük bu vurmamak lazım"
Bu sefer hwan jihoona bir geçirdi.
"Minik dediğimiz çocuk bacağımı sikti amk"
Junkyu gülerek yüzünü kapattı.
"İkimizde çocuk gibisiniz"
Jihoon ona uzunca baktı.
Tabi o sırada onları karşı balkondan izleyen üçlüyü görmüyolardı.
Jae elinde biriken çekirdek çöpünü kaseye attıktan sonra mashiho ve doyounga döndü.
"Bakın bakın jihoon nasıl bakıyor junkyuya"
Mashiho cevap verdi.
"Evet evet kesin aşıkta saklıyor"
Ben geldimm
VPN ile girme kararı aldım da
:)
Neyseee
Hadi baysss😘😻👰🏿♀️