Soktuğu duruma bak-Murat dalkılıç
Haruto her zaman ki gibi junghwan ile balkonda oturuyordu.
Junghwanın telefon sesi ile sessizlik bozulmuştu.
Junghwan arayan kişiye baktı.
Jeongwoo arıyordu.
Telefonu yavaşça kulağına götürdü.
"Efendim? "
Haruto sessiz bir şekilde onları izliyordu.
"Olur aslında ya"
Haruto merak edip sessizce sordu.
"Nolmuş nolmuş?? "
Junghwan ona eli ile bir dk işareti yapmıştı.
"Tamam, tamam geliyoruz"
Dedi ve telefonu kapatıp masaya geri bıraktı.
"Woo bizi çağırdı hadi kalk gidelim"
Haruto şaşırmış bir ifade ile konuştu.
"Peki neden bana sormadın?? "
Junghwan sırıtarak cevap verdi.
"Woo dan hoşlandığın çok belli sorsam da reddetmezdin zaten"
Haruto gözlerini kocaman açtı.
"Hayır ya ne alaka, aşk ne olum saçma bir şey"
"Haklısın aslında, çok saçma birine bağlanmak filan hahaha"
Dedi kalkarak kapıya yöneldi.
Ceketini ve anahtarı aldı.
Evden çıkınca kapıyı açık bıraktı arkasındaki uzun çocuğun da evden çıkması için.
O sırada gördüğü görüntü ile sırıttı.
Çünkü karşısındaki evin önünde kocaman poşetleri taşımakta zorluk çeken doyoungu görmüştü.
Dalga geçmek için yanına gitti.
"Poşetler senden büyük beyefendi"
Dedi ve kahkaha attı.
Doyoung ise göz devirip poşetleri yere bıraktı.
Elleri kıpkırmızı olmuştu fazlasıyla acıyordu.
Junghwan onun kırmızı ellerini görünce ona acımış, poşetleri alıp konuştu.
"Neyse iyilik yapmak iyidir"
Dedi ve evin kapısına doğru ilerledi.
Doyoung ona arkasından şaşkınca baktı. bu hareketi onun aptalca sırıtmasına yol açmıştı.
Kapıya gelince elin dekileri bıraktı.
"Bak ne söylicem, biz haru ile jeongwoo'a gıdicez sende gelsene"
Aslında bunu söylemek istemiyordu ama birden bire ağzı söylemişti.
Doyoung da gülümsedi.
"Rahatsızlık vermiceksem gelirim"