Düğünden bir gün sonra;
Sıcak meltemin yüzüme vurmasıyla homurdanarak gözlerimi açtım. Güneş ışığı direkt gözlerime vurduğu için kamaşıyorlardı.
"- Iğğhh! Kapatın şu perdeleri!"
Vücudumda ki inanılmaz ağrılar yetmezmiş gibi birde gözüme ışık sokula sokula uyandırılıyordum! Güne berbat başlamıştım.
"- Düşes, kalkmanız gerekiyor. Balayınız için yurt dışına çıkacaktınız, arabalar aşağıda sizi bekliyor. O yüzden lütfen uyanın."
Derin bir nefes verip yattığım yerden doğruldum.
Hizmetçilerin getirdiği ibrikle elimi, yüzümü yıkayıp banyoya geçtim. Yürürken biraz yavaştım ve adımlarım paytaktı. Hızlı bir duşun ardından sade, düşük omuzlu mavi bir elbise giyip odadan çıktım. Merdivenleri öyle dikkatle iniyordum ki arkamdaki hizmetçiler beklemekten ağaç olmuş olabilirdi.
Nihayet dükalık kapısına vardığımda derin bir nefesi içime çekip beni bekleyen arabaya doğru yürüdüm. Marlon ortalarda gözükmüyordu.
Arabanın önüne geldiğimde aniden kapısı açılınca irkilip bir adım geri çıktım.
"- Günaydın benim güzel düşesim!" Marlon'un yüksek sesle adeta şakıyarak söylediği sözlerle yanaklarım hafifçe pembeleşirken gülümsedim.
Bana uzattığı avcuna elimi koydum.
"- Günaydın neşeli arşidük. Bu heyecanınızı neye borçluyuz acaba?"Avcundaki elime doğru eğilerek tam yüzüğümün üzerine bir öpücük kondurdu. Elimi geri çekecekken daha sıkı tutmasıyla bunu yapamadım. Elimi tersine çevirip avcumun içine tüy kadar hafif bir öpücük daha kondurdu. Gülüşüm büyürken bu muhteşem adamı hak edecek ne yaptığımı sorguluyordum.
"- Sizin sabah sabah bile ışık saçmanız şüphesiz kalbime bir şeyler yapıyor. Ritimlerini şaşıran bir kalp kafamı bulandırdığından kendimi heyecanlı hissediyorum. Eh, her zaman sizin gibi asil bir hanımefendiyle evlenmiyorum."
Resmî hitaplarla konuşmaya bayılıyordum be! Bana çok saygıdeğer hissettiriyordu.
Sözleriyle yanaklarım artık gülmekten yırtılacak kıvama gelince duruma el atmam gerektiğini düşünüp arabaya yaklaştım.
"- Yardım eder misin?"Elinden destek alarak at arabasına bindiğimde peşimden geldi. Karşıma oturduğunda dizlerimiz birbirine değiyordu. Arabanın duvarına vurup arabacıya sür emri verdi. Yeniden bana döndüğünde gülümseyerek onu izliyordum. Yüzümü tarayan adam gülüşümü izlerken istemsizce gülümsemişti.
Aniden konuşarak onu şaşırttım.
"- O sizin güzel gören gözlerinizin ışığı lordum."Gülüşünü bozmadan alt dudağını dişlediğinde çok tatlı görünüyordu.
"- Hayır, aslında şey gerçekten ışık saçıyorsun.""- Nasıl yani?"
"- Boşver."
Anlamayarak bakarken başımla onayladım.
"- Tamam."Başımı cama çevirip dışarı baktığımda güneşin gözalıcı görüntüsü gözlerimi kamaştırdı. Hayranlıkla gökyüzünde ki orta boydaki yıldızı izlerken Marlon'un sesiyle ona döndüm.
"- Bana hâlâ kızgın mısın? Yoksa barıştık mı?"Bir an afalladım. Az daha 'ne kızgınlığı?' diye soracaktım. Sonra dün yaşananları hatırladım. Kaşlarım hiddetle çatılırken düğünde ki adama olan öfkemin uyandığını hissediyordum ama bunu Marlon'a yansıtmak istemiyordum. Nihayetinde gerçekten bir suçu, hatası yoktu. Belki de ben çok abartmıştım. Ona yüklenmemeliydim. Nihayetinde adamı destekler gibi bir hareketi yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/333174498-288-k267474.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Düşes Canlandı
FantasyBen Gracelýnn Tara Valentin. İlk yaşamımda aristokrat bir leydiydim. İkinci yaşamımda ise 21.yüzyılda İspanya'da yaşayan biriydim. Okumayı severdim. Gençlik yıllarımda okuduğum bir romanda ilk yaşamımda ki kocamın ana karakteri olduğu bir hikâyeyi...