Gecikmeli fakat uzun bir bölüm oldu. Keyifli okumalar...
*
Karanlık gecenin sessizliğinde gölgelere eşlik eden sokak lambalarının ortalığı biraz daha aydınlatmasını dilerdim çünkü bu siyah film kaplı camlardan hiçbir şey göremiyordum. Hangi yollardan gittiğimi bilmesem de, nereye gittiğimizi eninde sonunda bilecektim. Yıllardır bu şehirde yaşıyordum ben, her yerini bilirdim. Araba durup şoför koltuğunda oturan, bana paketi veren adama göre nispeten daha yaşlı duran adam el frenini çektiğinde geldiğimizi anladım. Bu adamın da tıpkı bir önceki gibi bir şey söylemeyeceğinden emin olduğum için direkt arabadan indim. Kocaman bir yapının önünde küçücük kalan bedenimle elimdeki paketi daha sıkı kavradım. Burası çok eskiden tiyatro ve sinema olarak da kullanılan, ama uzun yıllardır kapalı olduğunu bildiğim bir yerdi. Çarşıya oldukça yakındı. Böyle bir yerde yasa dışı işler çevirmeleri mümkün olamazdı değil mi? Arkamı dönüp arabaya tekrar baktım, sonra da binanın kapısına. Kapılar kapalıydı ama içeride ışıklar yanıyordu. Hazar'ın burda neyle, ne ilgisi olabilirdi ki?
Ben benimle konuşmayan başka bir ciddi adam beklerken, kapıdan Hazar'ın çıkması beni şaşırtmıştı. Onu görmemle ürperen tenim tüylerimin diken diken olmasına sebep oldu. Birden ritmini artıran kalbim sanki bana burdan git diyordu, uzak dur bu çocuktan.
"Asya, çok teşekkür ederim. İnan bana bu iyiliğini unutmayacağım."
"Rica ederim. Ama, neden benden istediğini anlamadım sadece." dediğimde bir sessizlik oldu. "Neyse, ben gideyim.""Dur." dedi. "Eğer beni beş dakika beklersen, bunu içeriye verip hemen geleyim. Tek gitme bu saatte. Birlikte dönelim."
Başımın döndüğünü hissediyordum. Onunlayken her anım, her saniyem sanki dejavu yaşamak gibiydi.
"Peki, burada bekliyorum."
İçeri girişini izlerken neden şu an burada olduğumu sorguladım. Hazar'ın ne işler çevirdiğine dair bir fikrim yoktu ve sormaya hakkım var mı bilmiyordum. Zaten normal zamanda da yeterince meraklı olduğum yetmezmiş gibi bir de söz konusu Hazar'dı. Elbette ki benim için özel biri değildi, ama bu yaşananlardan sonra -ki bunu kendime bile kanıtlayamıyordum henüz- sıradan biri de sayılmazdı.
İkinci arabayı beklerken elimdeki paketi el verdiğince incelemiş, paketi açmayı deneyip vazgeçmiştim. Özel olduğundan değil, geri kapatmam mümkün olmadığından. Salladığımda içerisinden tıkırtılar geliyordu ama inanın içinde ne olduğuna dair tahminde bile bulunamazdım.
Ben Hazar'ın gelmesini beklerken önümde gri renk ortalama bir aile arabasına benzeyen bir araç durduğunda umursamadan bir adım geri çekildim. Bu beni ürkütmüştü çünkü gecenin bir vaktiydi ve burası ıssız bir yerdi. Ama Hazar birazdan gelecekti, gelirdi değil mi? Arabadan bir-iki saniye sonra korna sesi geldiğinde yerimde sıçradım. Bana korna çalıyordu! Geri dönüp binaya girsem ne olurdu ki? Hazar gelemezsin dememişti, özel bir şey olamazdı değil mi? Ben bunu düşünürken arabanın camı yavaşça indiğinde, istem dışı ben de kafamı eğdim içeriyi görebilmek adına.
"Asya gelecek misin acaba bugün?"
"Hazar?" dedim kaşlarımı çatıp. Sinir bir saniyede beynime vurmuş ve baş ağrısı yapmıştı.
"Ödümü kopardın gerizekalı!" dedim sinirle ve ön koltuğun kapısını açıp oturdum.
"Ne oldu birden?"
"Hazar dalga mı geçiyorsun benimle? Neden araba kullanabildiğini söylemedin? Ya da direkt arabayla geleceğim diyebilirdin. Seni sapık falan sandım."
"Sakinleş." dedi gülerek. "Kusura bakma korkacağını düşünmedim."
"Sen de kusura bakma. Yani gerizekalı dediğim için."
"Sorun değil de, nasıl sinirleniyorsun öyle? Seni hiç böyle görmedim doğrusu." derken yine gülüyordu. Sahiden bu hayatı bu kadar seviyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZ KELEBEK (8 Bölüm Yayımda)
General Fiction◇Kıtap düzenlemeye alındıği için ilk 8 bölümü okuyabilirsiniz :) ◇ "Hayatını yönetmelerine izin verme Asya." dedi gözlerimin içine bakarak. "Rolünü kimseye kaptırma. Sen, kendi hayatının başrolüsün. Onlarsa aptal birer figüran. " "Başrol ha?" dedim...