Arkamı döndüğümde bir ok beni sıyırıp yanımdaki ağaca saplandı ne yapacağımı bilemiyorum ağacın arkasına geçtim. Bir kişi çıktı tahminen benim yaşlarımda bir oğlandı. Ne yapacağımı düşünürken bir anda karşımda belirdi kıyafetlerine bakılırsa baya zengin olmalı siyah saçları ve siyah gözleri bana tuhaf hissettirmisti.oma dönüp bir anda bağırdım "Ne yapıyorsun manyak mısın sen benimi hedefledin?!" Dedim oda muzipçe gülerek "eğer seni hedef alsaydım vururdum küçük kız"dedi
Kendini ne sanıyor bu!"nerden küçük oluyormuşum 17 yaşındayım ben!""hop hop sakin ol şampiyon özür dilerim"suç işlemiş bir çocuk edasıyla dedi.sakin bir gün istediğim için arkamı döndüm adım atar atmaz kolumda bir el hissettim."seni korkuttuğum için çok üzgünüm telafi etmeme izin ver lütfen"dedi adını bile bilmiyorum ama üzgün olduğu belliydi."peki,ben melody senin adın?"dedim oda "Cyrus" dediCyrus
Bana tatlı ısmarlamayı teklif etti Bir tatlı hastası olarak tabiki dedim. Beraber ormandan çıkıp caddeye girdik balkonlar rengârenk çiçeklerle süslenmiş her yer rengârenkti. Bir ara Cyrus'a baktığımda beni izlediğini fark ettim biraz kızardım.oda bunu görünce gülerek"kızardın!" Dedi. Ben " ne alakası var bana öyle bakman tuhaf hissettirdi sadece" dedim. Öyle olsun der gibi başını salladı. Ve pastaneye gelmiştik içeri girdik bay lusius beni tanıyordu burayı sürekli Ziyaret ettiğim için prenses olduğumu bilen sayılı kişilerdendi. "Her zamankinden mi prenses melody?" Dedi. Cyrus'un yüzü bir anda ciddileşti."her zamankinden lütfen" dedim Cyrus'a döndüğümde "prenses olduğunu söylemedin?!" Sanki yalan söylemişim gibi bir ses tonu vardı " evet prensesim ama burda çoğu kişi bunu bilmiyor " dedim daha fazla soracağını anlayınca ailemi anlattım ve bende ona bu kıyafetlerin halkın kesimlerinin gitmeyeceğini bildiğimden" peki sen kimsin? Bu kıyafetler çoğunlukla kraliyette kullanılır"dedim tam ağzını açacakken sokaktan büyük bir ses geldi