Belki bir gün

165 11 10
                                    

8 /10 /1912

Osmanlı'nın Gözünden:

Diğer balkan ülkeleri ile bir savaş. Lanet olsun. Zaten yeterince güç kaybettim. Birde bu savaş. Ihh sanırım gerçekten sonum geldi. Hiç olmadığı kadar hasta ve yorgunum. Bu savaş son bulduğunda yetkiyi Togay'a (İstanbul hükümeti) vereceğim.

(Şimdi o zamanlar bir hükümet değildi yani eyer tekrardan İstanbul hükümeti dersem yanlış olur. Çünkü kurtuluş savaşında İstanbul hükümeti adını aldı. Kısacası İstanbul hükümeti isminden önce Togay ismini kullanıyordu.)

Yunan Krallığının Gözünden:

Bu olan balkan savaşı benim işime gelmişti. Sonunda topraklarımı birazda olsa genişleteceğim. Bu benim ve diğer balkan ülkeleri için muhteşem olacak. Osmanlı eski gücünde değil ve bu bizim işimize gelmiştim. Ancak Bulgaristan krallığında sanki tuhaf bir şeyler vardı. Çözemedim.

🇬🇷: Abi hadisene ya sıkıldım.

Yunan K: Ah Üzgünüm Yunanistan. hemen geliyorum.

Yunanistan kahvaltı hazırlamıştı. Ne şanslı bir abiyim böyle. 

Yunan K: Yunanistan bu tür kahvaltı hazılamayı nerden öğrendin?

🇬🇷: Türkiye'den öğrendim.

Yunan K: Nasıl Yani?

Şaşırmıştım sonuç olarak Yunanistan ve Türkiye Küçüklerdi.

🇬🇷: Bazen Osmanlı ve Togay sabahları sarayda olmuyordu. Kahvaltı hazırlamayı bilen tek kişi Türkiye'ydi. Ona baka baka öğrendim. Ancak 

Yunan K: Ancak, ancak ne Yunanistan?

🇬🇷: Bazen sabah kalkmaya bile gücü yetmiyordu. Kollarında ve başında sürekli bir bandaj vardı. Hiç gülümsemiyordu. Bazen de yürüyemiyordu. Olduğu yere yıkılıyordu.

Yunan K: Ne olduğunu hiç görmedin mi gerçekten?

🇬🇷: Bir kere gördüm.

Yunan K: Peki ne gördün Yunanistan?

🇬🇷: Bir keresinde mutfağa inmek için odamdan çıktım. O sırada Türkiye'nin abisi onu kolundan çekip bir yere sürükledi. Sonrasında ise Türkiye'yi iki gün görmedim. Nerde olduğunu sorduğumda ise bana "Türkiye Eğitime gitti." dedi. BU dediğine pek fazla inanmadım doğrusu.

Yunan K: Tamam sen bunlarla kafanı yorma. 

🇬🇷: Tamam abi.

Kahvaltıyı yapma devam ettik. Birkaç saat sonra evden çıktım. Bazı komutanlarla konuşmaya gitti. Durum değerlendirmesi yaptılar. Gerekli bazı evrakları doldurdum ve diğer balkan ülkeleri ile konuşmaya gittim. Giderken Yunanistan'ın dediği şeyler sürekli aklımda dolaşıyordu. 

Bir yıl sonra:

Osmanlı'nın Gözünden:

Doğu Trakya bölgesini kaybettim. İç problemlerim yüzünden olmuştu. Artık yürümekte bile zorlanıyordum. Bu yüzden bütün yetkiyi Togay'a vereceğim. Çalışma odamda oturuyordum. Sonrasında ise;

Osmanlı imp: Togay.

Togay: Efendim baba.

Osmanlı imp: Yönetimi sana verme kararı aldım. Benden bu kadar. Geri kalan zamanda sen yöneteceksin. Gel Otur şu sandalye 'ye 

Togay geldi ve işaret ettiğim sandalye 'ye oturdu. Çekmecemden birkaç belge çıkardım ve ona uzattım. Ardın dan ise kalemi ona uzattım.

Osmanlı imp: Bu belgeleri imzala. Yetkinin sende olduğunun kanıtı olacak. Ve

~İsimsiz günler~ /Countryhuman Oneshot/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin