İki Ruh (+18)

300 10 10
                                    

?/?/1950

(Bu bölüm fazlası ile kan ve şiddet bulunmaktadır. Rahatsız olanlar bu bölümü geçsin!)

Yazarın Ağzından: 

Yerde yatan cansız bedenin ruhunu alarak beslendi kırmızı gözlü çocuk. Elindeki büyük tarpanı (Azrail in elindeki şey) kurbanını bedeninden çıkartı. Ardından ise kurbanın bağırsakları tarpan ile  dışarıya çıktı. Bu iğrençti ama çocuk için değildi. O bi ruhtu. Bunlar ona normal geliyordu.  "Gördüğüm üzere yine birini öldürmüşsün" dedi soğuk bir ses.  Kırmızı gözlü çocuk sesin geldiği yöne baktı. Onun gibi bir ruh daha. Ancak bu ruhun çocuktan farkı, kanatları yoktu, saçı siyahtı, kalın ve uzun siyah bir kaban giyiyordu. En önemlisi o adamın gözleri siyahtı, gözlerinden siyahımsı bir sıvı akıyordu. Ağzı ise derisi ile bütün olmuştu. Nasıl konuştuğu ise muammaydı. 

"Bu seni ilgilendirmez" dedi kırmızı gözlü çocuk. Siyah saçlı adam ise ona boş bir şekilde baktı. " Evet bu beni ilgilendirir. sonuç olarak masum bir insanın öldürdün" dedi siyah saçlı adam. Çocuk ise " Bu adamı masum? Ciddi olamasın" dedi. Adam ise " masumdu işte anlamıyor musun?" Çocuk artık sinirlenmeye başlıyordu. Elindeki tarpanı tekrar havaya kaldırdı ve tekrardan cesede batırdı. " Bu adam mafya. Ve bir çok kadına tecavüz etti. Sadece bununla sınırlı kalmayıp çocuklar üzerinde deney yaptı." dedi kırmızı gözlü çocuk. Adam ise sesiz kalmayı tercih etti. Bir süre sessizlikten sonra konuşmaya başladı. " Adalete teslim edebilirdik." dedi sakin bir sesle. " Şaka yapıyor olmalısın. Bunlar mafya ne yapar eder kaçar adaletten. En iyi çözüm bu adamı öldürmekti." dedi çocuk. "Her neyse. Gel de organlarını ayıralım." dedi siyah saçlı adam. "nasıl yiye biliyorsun bu organları?" "yiyorum işte. Tatları çok lezzetli". Çocuk iğrenerek adama baktı. 

Birkaç saat sonra (detaylarına girmek istemiyorum):

Kırmızı gözlü olan çocuk son organında çıkardı ve tepsi gibi bir şeyin üstüne koydu. İşlem bitince cesedi aldı ve boş bir arazide yaktı. İçeri geri döndüğünde siyah saçlı adam onu bekliyordu. "Yenini bir iş çıktı. Organları al ve soğuk bir yere koy" dedi adam. "Uşağın mı var senin?!" dedi çocuk sinirle. "Off ben koyarım. Sen git hazırlan" dedi adam. "Nereye gidicez acaba" dedi çocuk. "Kore'ye" dedi adam. Çocuk ise bön bön adama bakıyordu. "Orda ne işimiz var bizim" dedi çocuk. "Ölen çok insan var onların ruhları ve organları var" dedi adam sakince. "Off ya. Bize kilometrelerce uzak yere niye gidiyoruz ki? Ayriyeten nasıl gidicez onu düşündün mü?" dedi çocuk. "Elbette. Kanatlarındaki mührü kaldırıcam. Oraya vardığımızda ise kanatlarına tekrardan mühürleyeceğim." dedi adam. Çocuk boş boş adama baktı. O kırmızı gözlerle baktı. Boştu. O gözlerden kana benzer bir sıvı akıyordu. "Pıf* peki" dedi çocuk. Adam tepsiye benzer şeyi eline aldı. İçindeki organlara baktı. Onun için bunlar lezzetli besinlerdi. Kırmızı çocuk ise tarpanı aldı ve arkasına yerleştirdi. Yanına bıçak, uyuşturucu bir iğne ve küçük bir silah aldı. Kırmızı gözlü çocuk siyah saçlı adamın yanına gitti. Adam olmayan ağzını açtı ve böreklerin birini ağzına götürdü ve yedi. Çocuk adama diktik baktı. "Ne var?" dedi adam. "Midemi bulandırdın" dedi çocuk. Adam ağız ve çene kısmında ki kanları temizledi.

"Off neyse hadi gel de mührünü çözeyim"

"Kanatlarımı ne zaman istediğim zaman kullanacağım" 

"zamanı geldiğinde. Ama şu anlık kullanman tehlikeli. Farkındasın değil mi"

"Hım hım (+) "

Çocuk adaman yaklaştı. Arkasını döndü ve yere oturdu. Adam, çocuğun kanatlarını kaldırdı ve arasındaki okunması güç bir kağıt barçası çıkardı. Mührü elleriyle parçalara ayırdı. Çocuk kanatlarındaki mührün çıkması ile baya bir rahatladı. Uçmaya çalıştı. İlk denemesinde olmadı. Ancak sonrasında kusursuz bir şekilde uçmaya başladı. Mührün sadece adam tarafından yapılması ve  çözülmesi çocuğu sinir etmişti. Bir süre sonra ikisi de yola çıkmak için hazırlıklarını tamamlamıştı. Çocuk adamın kollarının altından tutu ve havada süzülmeye başladılar. 

Güney Kore:

Sonunda hedeflerine ulaşabilmişlerdi. Etrafta çok fazla ceset, kan ve kopmuş uzul parçaları. İğrenç bir görüntüydü. "tamamdır. Nereye gitmek istiyorsan git." dedi adam çocuk tam gidecekken adam çocuğu kanatlarında çekti ve kendine yaklaştırdı. "gitmeden önce şu mührü kanatlarına mühürlemem gerek". dedi  Daha sonra ise cebinden bi kağıt çıkardı. O kağıdı çocuğun kanatları arasına koydu ve mühürledi. Çocuk iç çekti ve adamın yanından ayrıldı. Karanlık ormanda ilerliyordu. Aniden bir ses yükseldi:

"H-hey bekle? Kimsin sen?"

"indir elindeki silahı. Sonu kötü bitter."

"haha küçük bir ucube bana ne yapabilir ki?"

Asker bunu dediğinde çocuğun arkası dönüktü. Asker silahını çocuğa doğrultu. 

"o silahı indir dedim!"

Asker inatla silahını indirmedi. Çocuk karşısındaki çalılıkların arkasına baktı. İki kişi vardı. Aniden tuhaf bir şeyler hisseti. özelliklede kırmızı saçlıya baktığı zaman. Ancak biraz uzak gibi geldi çocuğa. Onların yanına gidip tanışmak istiyordu. Muhtemelen aniden karşılarına çıkarsa ürkebilirlerdi. 

"teslim ol artık!"

"ıhh kendin kaşındın"

Asker ne olduğunu anlamadan çocuk eline aldığı bıçağı adam boynuna sapladı. Çocuğun yaptığı bu haraket yüzünden çalılar ses çıkartmıştı. O sesi duyucak olacaklar ki o tarafa doğru yürümeye başladılar.

-Bölüm sonu-

Evettt hepsi bu kadar. Devamı asena kitabımda var yazmaya üşendim çünkü (*´∨'*)
Bu arada ölmediimmm
Sadece okul- ders-ödev vs çok yoğun olduğu için yazmaya fırsat bulamıyorum.
Diyet bölüm hazır şimdi wattpad e yazıçam
Hepinize esenlikler dilerim
Kelime sayısı: 789

~İsimsiz günler~ /Countryhuman Oneshot/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin