Sabah biraz zor uyanmıştım. Okula tekrar başlayalı 2 hafta olmuştu. O günden sonra Hyunjin ile bir kaç tartışma dışında bir muhabbetimiz olmamıştı. Sürekli ters düşüyorduk. Bu biraz sinir bozucuydu.
Pişman olduğunu söylediğinde gerçekten kelimelerle bile ifade edemeyeceğim kadar çok kırılmıştım. Ama ne yazar...
Şimdi ise Jisung ile yemek saatinin gelmesini bekliyorduk. Yemek saatinden önceki dersteydik ve oldukça acıkmıştım. Öğretmen dersi o kadar yavaş anlatıyordu ki ninni gibi geliyordu.
Birlikte dakikaları sayıyorduk resmen. Minho ve Hyunjin ise arka sırada kafalarını masaya koymuş uyuyolardı(?)
Jisung'a dönüp sessizce fısıldadım,
"Son 2 dakika."
"Ay yemin ederim gidip öğretmenin kel kafasını ısırcam açlıktan."
"Az kaldı hadi dayanabiliriz."
Sınıfta ölüm sessizliği vardı adeta. Kimsenin sesi çıkmıyordu. Ve tam o sırada bütün sınıfın dikkatini çekecek bir rezillik yaşandı,
Karnım... Guruldadı.
Kaskatı kesilmişken yanlızca gözlerimi etrafta gezdirdim. Yeri gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırıyordu. Bu kadar rezillik fazlaydı, yerin içine girmek istiyorum şuan! İçlerinden biri tükürürcesine gülünce bütün sınıf patlamıştı.
Neyseki tam o sırada teneffüs zili çalmış ve sınıftakilerin kahkahasını bastırmıştı.
Jisung'un kolundan tutup sürüklercesine yemekhaneye götürmeye başladım. Hızlı geldiğimiz için çok fazla sıra yoktu. Yemeklerimizi alıp boş olan bir yere oturduk ve iştahla yemeye başladık.
Bir kaç dakika sonra Minho ve Hyunjinde gelip yanımız oturdular. Yemek sessiz geçecek sanarken Hyunjin kendi tabağındaki eti ve salatayı benim tabağıma koydu,
"İyi alarm görevi görüyor ancak rahatsız edici. Umarım bir daha uykumu bölmez."
"Bir dakika sonra zaten zil çalacaktı."
"Güzel melodili klasik teneffüs zilini tercih ederim."
"Kıçımın kenarı."
Sessizce söylesemde herkes duymuştu.
"Ha?!"
"Ah.. Duydun mu? Özür dilerim! Kıçımın kenarı."
Hyunjin'inde bana küfür etmesini beklerken kendi kendine kıkırdayıp yemeğine döndü.
•┈┈ ඞˎˊ˗┈┈•
Yemekten sonra bahçeye çıkmıştık. Jisung'a gelen mesaj ile yine beni bırakıp gitmişti. Şu sıralar hep böyle oluyordu ve her zamanda neredeyse aynı saatlerde?
Yeri'nin sesi ile kendime geldim.
"Hey Felix! Ne yapıyorsun?"
"Jisung'u bekliyorum."
"Nereye gitti ki?"
"Bilmiyorum."
"Ah... Anladım. Okuldan sonra bir şeyler yapalım mı?"
"Oh.. Emin değilim açıkçası iyi hissetmiyorum kendimi."
"Neyin var hasta mısın?!"
"Ah hayır! Kırgınlık gibi düşünebiliriz. Biraz üşüttüm sanırım."
"Çok narin bir bedenin var Felix dikkat etmelisin. Dokunsam uçacak gibisin."
"Hahah hiçde bile güçlüyüm ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
raxeira ミ hyunlix
Fanfiction"Hyunjin.." "Güzelim..?" Zorlukla söyledikleri şeylerin son kelimeleri olduğunun ikiside farkındaydı. "Hyunjin, korkuyorum." Genç çocuk uzanıp sevgilisinin elini tuttu ve her zamanki sıcak gülümsemesini belkide son kez ona sundu. "Yanındayım güzelim...