Felix yaklaşık 45 dakikanın sonunda banyodan çıkabilmişti.
Hyunjin araştırdığı ve sürekli olarak rüyalarında gördüğü Lotus Çiçeğini uzunca bir süre düşünmüş ve farklı sitelere bakmıştı ancak nereye baksa heryerde aynı anlamı görüyordu,
'Yeniden doğuş'
Felix banyodan çıktıktan sonra Hyunjin kafasını dağıtmak amaçlı duşa girmeye karar verdi ve birkaç parça kıyafet alıp banyoya adımladı.
"Duşa mı giriyorsun?"
"Evet."
"Ama geç kalırız"
"Merak etme sen hazırlanmadan çıkarım."
İmalı söylediği cümleye Felix göz devirmiş ve o lafına karşılık olabildiğince hızlı bir şekilde hazırlanmaya başlamıştı.
Daha saçlarını bile kurutamadan açılan banyo kapısına baktı. Hyunjin, üzerini giymiş bir şekilde dışarı çıkıyordu. Felix ağzı açık bir şekilde bakarken daha üç dakika bile olup olmadığını hesaplamaya çalışıyordu.
Hyunjin ona yaklaşırken yavaşça onu süzmeye başladı. Saçlarından akıp tişörtünü ıslatan damlalara baktı. Zorlukla yutkunduğunda kafasını iki yana sallayıp kendine gelmeye çalışmıştı.
'Kendine gel Lix'
Aldırmadan önüne dönüp saçlarını kurutmaya devam etti.
Saçlarını kuruttuğu esnada Hyunjin'in aniden yaklaşıp Felix'in tuttuğu fön makinasının altına girmeye çalışması ile neye uğradığına şaşırmıştı.
Dönüp Hyunjin'e baktığında ona muzipçe gülümseyip mayıştığını anlatan bir ifadeyle karşılaşmıştı.
"Benimkinide kurutur musun?"
Gözlerini kırpıştırıp kafasını sallayarak yutkunmuştu. Hyunjin'de tıpkı bir çocuk gibi mutlulukla önündeki sandalyeye oturmuştu. Felix ise tatlı bir tebessümle Hyunjin'in saçlarını karıştırarak kurutuyordu.
Saçları kurutulduğu esnada telefondan saate bakan Hyunjin hemrn oturduğu yerden kalktı ve Felix'e döndü.
"Çabuk ol üç dakikamız kalmış."
"Ama daha yüz bakımımı yapmadım."
Felix'in dediği şeyi duymazdan gelerek elinden tuttu ve odadan çıkarak asansöre koşturmaya başladı.
"Ya Hyunjin bu şekilde inemem asla bırak beni."
"Gayet güzelsin. Ayrıca aç kalırsan zayıflarsın, zayıflarsan kemiklerin sayılır, saçların yıpranır, dudakların çatlar, gözlerin çöker, boyun kısalır, cildin mahvolur."
"Ya Hyunjin sus tamam!"
Asansörden indiklerinde kalabalığı görüp açık retoranta ilerlediler.
•┈┈ ★ˎˊ˗┈┈•
Çoktan akşam olmuş, sözde kamp diye kandırıldıkları yanlızca ateş başında toplanmaktan ibaret olan ormanlık alana gitmek için hazırlanıyorlardı.
"Mümkün olduğunc kapalı şeyler giyinmeye çalış."
"Hah! O niyeymiş?"
"Kene ısırabilir, böcek sokabilir, içini karınca dalayabilir, çalılar batabilir, cildin soğuktan kuruyabilir ve üşüyebilirsin."
"Hyunjin sus."
Ağzına gizli bir fermuar çektiğinde dolabına yönelmişti. Altına gri bir eşofman üstüne ise üşümemek adına beyaz bir tişört ve hoodie giymişti. Felix'e döndüğünde hâlâ bir şeyler seçmeye çalıştığını gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
raxeira ミ hyunlix
Fanfiction"Hyunjin.." "Güzelim..?" Zorlukla söyledikleri şeylerin son kelimeleri olduğunun ikiside farkındaydı. "Hyunjin, korkuyorum." Genç çocuk uzanıp sevgilisinin elini tuttu ve her zamanki sıcak gülümsemesini belkide son kez ona sundu. "Yanındayım güzelim...