Not:Havgard bütün krallıkları kapsayan bütün diyara verilen isimdir."Artık resmî olarak bir yüksek generalsin."
Uzun bir kutlama ve tebrikleşme verasiminin ardından törendekiler yavaş yavaş dağıldı ve Edward tüm ekibi bir arada görmek için yeni askeri kampına doğru gitti. Ekiptekiler Edward'dan önce oraya gitmişti bile.
Artık yüksek general olan Edward kafasında bir bir başkent Freurd'un sorunlarını düşünüyordu.
Askeri kampına giren Edward tekrar alkışlanmıştı.
"Ne zaman başlıyoruz general Edward." dedi Pavro hafiften sırıtarak.
"Konsey toplantısından yapmamız gereken görevi alacağım ve ondan sonra başlayacağız. Bu ekip dışında ana kadromuzda başka kimse yok değil mi ?
"Yok biz bizeyiz."
Bunun üzerine Edward tüm ekip arkadaşlarına baktı.
Pavro Lightson, çocukluğundan beri birlikte büyüdüğü kankasıydı. Ayrıca çok iyi bir kılıç ustasıydı.
Ardından kendisinden biraz daha iri olan adama baktı, Javo Ironborn. Gençliğinden tanıdığı ve birlikte bir çok iş yürüttüğü insandı. Biraz alkol sorunları vardı ve biraz ilkeldi ama her zaman sâdıktı.
Kendisinden biraz daha kısa olan baltalı adama döndü, Marto Ironborn. Diğer ekiptekiler kadar tecrübeli değildi ama daha önce birkaç görevde Edward'ın yardımcılığını yapmıştı. Edward'da boş boş takılan Marto'ya kardeşlerini koruma görevi vermişti.
Elinde harita olan siyah saçlı mavi gözlü adama baktı, Davin Ironborn. Gençliğinden tanıdığı bir dostuydu, ekip görevlerinde birlikte strateji yaptığı kişiydi. Çift bıçak, iz sürme ve okçuluk konusunda yetenekliydi. Şu anda evli ve çocuklu biriydi.
Ona merakla bakan kahverengi saçlı yeşil gözlü kadına baktı, Cara Ironlight.
Cara hem bir Ironborn hemde bir Lightson'du ama yinede Ironborn tarafına dahada yatkındı. Oldukça yetenekli bir okçuydu ve Edward'ın gençliğinden beri sevdiği kişiydi.Sandalyesinde oturan uzun çubuklu kel ve şapkalı adama baktı, Bert Spell. Son görevlerinde dertleştiği akıllı, tecrübeli ve usta bir büyücüydü. Aynı zamanda iyi bir düşünürdü.
Edward'ın ekip içinde tanımadığı tek kişi Maha Bloodhunter isimli adamdı. Bloodhunter olduğu her halinden belliydi. Kızıl saçlı ve kızıl gözlüydü. Cildi ise hafif soluktu, becerikli bir kan büyücüsüne benziyordu.
Edward ekibi süzdükten sonra Pavro ona döndü ve "Ee nasıl ?" diye sordu.
Edward hafiften tebessüm edip "Biz bu ekiple suç terimini bitiririz be."
Bu söylemi üzerine ekip gururlandı ve Edward ekipteki herkesle el sıkıştı.
"Hangi pisliklerden başlıyoruz ?" diye sordu Davin.
"Birazdan konsey toplantısından ilk görevimizi alıcam, göreve görece yapacaklarımızı konuşuruz." demesi üzerine kapı tıklatıldı.
Edward'ın gir demesi üzerine içeri bir asker girdi ve "Sayın yüksek generalim, Hagor Ironborn sizinle görüşmek istedi." dedi.
"Kapıda mı ?"
"Evet efendim."
"Tamam şimdi geliyorum."
Bunun üzerine asker başıyla onayladı ve dışarı çıktı.
"Uzun uzun konuşma fırsatımız olmadı henüz ama merak etmeyin birbirimizle konuşmak için çok vaktimiz olucak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Fırtınaları
FantasyHavgard'da her şey normal giderken beklenmedik bir takım ölümler sonucunda haneler arası çatışma, tarikat ayaklanmaları ve intikamcılar ortaya çıktığında bundan faydalanacak olan bir düşman uzun zaman sonra geri dönecektir...