"Seni Komutan Brav ile görüştereceğim. Zeki ve cesur bir savaşçıya benziyorsun."
John, Jackson ile görüşmesinin ardından tuttukları eve doğru gitti. O sırada Emily ise gecenin manzarasına doğru bakarak John'u bekliyordu. Tepeye yakın bir ev tutmayı seçmişlerdi.
"Nasıl geçti ?" diye sordu Emily, John'un geldiğini fark edince.
"Gayet iyi, yarın bizi komutanlarıyla tanıştıracakmış."
"İyi bir iş çıkarır mıyız dersin ?"
"Bence bu işin vazgeçilmez bir parçası olacağız, bizim bitirim ikili nerde ?"
"Bir kütüphane bulmaya çıktılar." dedi Emily kendine ve John'a şarap doldurarak.
"Artık boş boş evde takılmayacak olması iyi bir şey."
"Evet bu onun için iyi oldu, Darmor'dakiler sence şu an nasıldır ?"
"Her yerde deli gibi bizi arıyorlardır."
"Gitmeden bir not falan mı bıraksaydık ortalığı ayağa kaldırırlar şimdi."
"Merak etme güvende olduğumuza dair bir şey bıraktım zaten." dedi John şarabından yudumlayarak.
"Nasıl bir his ?"
"Şarap içmek mi ?"
"Hayır bir can almış olmak."
"İlk başta epey şok etmişti ama şu an kabullendim ve aklımı pek kurcalamıyor. Ne diyebilirim ki kendi hatasıydı, ve şimdi kendisinin son anı hep aklımın bir köşesinde olucak. Bunu senin daha iyi bildiğini düşünüyorum."
"Ne demek bu şimdi ?"
"Hadi ama Emily o tüccarları senin öldürdüğünü biliyorum bunu inkar mı ediceksin."
Emily derin bir iç çektikten sonra "Hayır etmeyeceğim, onları ben öldürdüm ve zevk aldım. Çığlıkları hala aklımda oynuyor. Ama yinede bu yaptığımdan memnun değilim." dedi.
"Neyse artık bunları düşünmeye gerek yok, bundan sonrasında insanlığı iblislere karşı savunacak olan ekibe gireceğiz."
Bir süre daha konuşup karşılıklı şarap içtiklerinden sonra John karanlık tepede hafif yanan bir ışık gördü.
"Şunu gördün mü ?"
Emily tepeye baktığında hafif ışığı gördü.
"Bu saatte neyin ışığı bu ?" dedi Emily.
"Hiçbir fikrim yok, biri kamp falan mı kuruyor acaba ?"
"Gidip öğrenelim." dedi Emily hafif bir gülümsemeyle.
Bunun üzerine ikisi bardakta kalan şarabı kafasına dikip ışığa doğru ilerlediler. Ancak onlar ışığa yaklaştıkça ışığın onlardan uzaklaştığını fark ettiler.
"Hareket mi ediyor lan bu ?" dedi John hayretle.
"Bende bir an içkiyi fazla kaçırdım sandım."
Bunun üzerine ikisi hızlanarak koştular. Bir süre ışığı takip ettiler fakat ışık birkaç kayanın arkasına geçtikten sonra kayboluverdi.
John ve Emily etrafa baksada karanlıkta hiçbir iz göremediler.
"Biz az önce ne yaşadık ?" dedi Emily hayretle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Fırtınaları
FantasyHavgard'da her şey normal giderken beklenmedik bir takım ölümler sonucunda haneler arası çatışma, tarikat ayaklanmaları ve intikamcılar ortaya çıktığında bundan faydalanacak olan bir düşman uzun zaman sonra geri dönecektir...
