"Beni asla deviremeyeceksiniz. Ben adaletim, ben suçluların kabusuyum onların dışarı adım atmaya korkma sebebiyim."Edward ve ekibine yapılan suikastin girişiminin ardından etrafı toparlayıp kendi kışlalarına geçtiler.
Edward kışladaki masasına oturup uzun uzun düşündüğünü sırada Davin karşısına oturdu.
"Adamlar konuştu mu ?" diye sordu Edward.
"Maha'nın kendine özgü işkenceleri var. Ve konuşturmayı başardı, ama genel olarak pek işe yarayacak bilgiler vermediler. Maskeli bir adam para karşılığı toplayıp komut vermiş. Daha önce tanışmamışlar. Büyük ihtimal ilk emri veren kişi bile değildir. Ne yapalım adamları ?"
"Kraliyet kodesine bırakın hak edilen cezayı yerler. Birde herkesi masaya topla görev hakkında konuşalım."
Davin başıyla onayladı ve etraftakilere "Toplanın görevi konuşuyoruz." dedi.
Bunun üzerine kendi aralarında konuşan Pavro, Cara ve Javo ayağa kalkıp masaya geldi. Ardından Bert kitabını bırakıp masaya yaklaştı ve sonrasında Marto manzarayı izlemeyi bırakıp sandalyesine oturdu.
En sonda işkenceden gelmiş olan Maha'da oturunca konuşmaya başladılar.
"Bugünkü saldırı daha sadece bir başlangıçtı. Bizi bitirmek için her yolu deneyecekler, en zayıf yerlerimizden vurmaya çalışacaklar. Eğer görevden ayrılmak isteyen olursa çekinmeden ayrılsın bu sizin hakkınız sizi zorlamayacağım." dedi Edward ve masadakilere baktı.
Hiçbiri bir süre bir şey demedi.
"Hepimiz senin yanındayız kanka, sonuna kadar." dedi Pavro sessizliği bozarak.
Bunun üzerine Edward gururlanıp hafifçe gülümsedi, ama sonra tekrar ciddiye döndü.
"Bildiğiniz üzere görevimiz Freurd'daki ak kardeşlik örgütünün faaliyetlerini bitirmek. Yine bildiğiniz gibi bu örgüt gerçekten büyük bir tehdit ve bunun için her an tetikte olmalıyız."
"Nerden başlıyoruz ?" dedi Davin.
"Kraliyet adına çalışan büyü fabrikalarından mal kaçırıp onu kristal ya da yasa dışı silahlar üretiyorlar. Bende güvendiğim bir büyücüye danıştım. Ve o da olayı kısa süre izleyip bir şeyin ters gittiğini fark etti. Bu gece orayı gizli bir şekilde gözlemleyip olay üstünde yakalamaya çalışacağız."
"Kim bu büyücü ?" diye sordu Bert.
"Seninde sevdiğin ustalarından biri Berhold Spell."
"Çok iyi bir hocadır." dedi Bert.
"Öyle öyle."
"Eğer ilk gün yangında ölsek çok trajikomik olmaz mıydı ?" diye sordu Pavro."
"Bu soruyu duymamazlıktan geliyorum. Hazırsanız gidelim." dedi Edward ve ardından ekipçe kalktılar.
Hepsi atlarına binip Berhold'un yönetimindeki büyü kalesine doğru yol aldılar ve yolda kuracakları pusunun detaylarını konuştular.
Bir saat sonra..
"Vakit geldi." dedi adam yanındaki ortağına.
Kristalleri asıl üretimindeki kilit adam ise "Bu mallar efsane, yapıyoruz lan biz bu işi." dedi ve mal çuvalını ilkini taşıyacak adama uzattı.
Adam çuvalı ilk aldığında biraz çöksede sonradan toparladı. "Kaç git gel yapıcam ?" diye sordu taşıyıcı.
"Yani üç ya da dört kere tahminimce, sen hadi hızlıca git şu rahatlığı abartmayalım." dedi üretici.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Fırtınaları
FantastikHavgard'da her şey normal giderken beklenmedik bir takım ölümler sonucunda haneler arası çatışma, tarikat ayaklanmaları ve intikamcılar ortaya çıktığında bundan faydalanacak olan bir düşman uzun zaman sonra geri dönecektir...