Episode 2

57 8 0
                                    

Sabah gözlerimi nezarethanede açtım.Gözlerim zar zor açılıyordu.Başımda akşam ne kadar içtiğimin işareti olan bir sızı vardı.Kafası omuzumda olan Liam'ı uyandırdım.Sonra da bir-bir diğerlerini çağırdım.Her kes baş ağrısından şikayet ederken Niall sırıtıyordu.Gerçekten bu çocuktaki enerjiden istiyorum abi.

-Ne güzel ya.

dedi sırıtarak Niall.

-Nesi güzel , aptal sarışın?

dedi Zayn.

-Güzel işte.Bi nezerathaneye düşmemiştik onu da yaşadık.

Konuştuğumuz sırada ayak sesleri geldi.Kapı açıldı ve nezaretçi içeri girdi.Yaklaşıp elindeki anahtarı kocaman kilidin deliğine soktu ve kapıyı açtı.

-Serbestsiniz.

dedi somurtan ifadeyleşBiraz daha kibar olmayı denemeliydi.

Sevinçle yerimizden kalktık ve eve gitmek için nezarethaneden çıktık.

+Herkes kendi evine.

dedim çocuklara bakarak.

-Olmaz sende kalan eşyalarımı almam lazım.

+Hiç bir eşyasını kayb etmeyen sorumlu insanlar gibi konuşma Niall.Hadi evine.

- Çok kabasın Lou.

Niall'a aldırış etmedim ve yüzümü Zayn'e çevirip;

+Seninle de sonra konuşacağız kötü çocuk.

Çocuklardan ayrıldıktan sonra cebimden kulaklığımı çıkardım ve kulağıma dolan Ed Sheeran'ın yumuşak sesiyle evime doğru yürümeğe başladım.

O günü çocuklarsız huzurlu bir şekilde evimde geçirdim.Ne tesadüf ki bir günümü başım belaya girmeden geçirdim.

***

Sabaha karşı saat 3'de telefonumun alarmıyla uyandım.Konser için Amerikaya gidecektik ve saat 4'de hava alanında olmalıydım.Bavulumu zaten akşamdan hazırlamıştım.O yüzden kahvemi içip evden çıktım.

***

Hava alanının bekleme bölümünde beni bekleyen çocukların yanına gittim.Her kes çok uykuluydu.Uyku demişken;

+Zayn nerede?

dedim sorar bakışlarla.

Liam masadan kafasını kaldırıp;

-Tuvalete gitmişti.Koridorda falan uyumuştur.Ben gidip bakıyım.

diye cevap verdi ve sandalyesinden kalkıp bizden uzaklaştı.

-Konser hangi şehirde olacaktı?

sordu Harry.

-İngilterede galiba.

diye cevap verdi bizim akıllı sarışın.Ben olmasam napıcak bunlar?

+Zaten şu an İngilteredeyiz Niall.Konser için Amerikaya gideceğiz.

-Hangi şehir?

sordu Kıvırcık.

+Chicago.

Konuşma sırasında uzaktan Liam ve gözleri kapalı şekilde ona sarılmış Zayn'i gördüm.Uçak saatimiz gelmişti.Bizim seans anons edilince kalktık ve uçağa binmek için ilerledik.

***

Sıkıcı uçak yolculuğunun ardından Amerika'ya varmışdık.Paul da dahil diğer korumalar uçaktan inmemizi bekliyolardı ve bilin bakalım biz neyle uğraşıyorduk? Hadi ama zor değil.

Artık tüm sabrı taşan Liam bağırdı;
-Kalkar mısınız artık??!!
Aslında karşımızdaki manzara çok tatlıydı.Uyurken kafası önüne düşmüş Zayn ve kafası onun omuzunda olan Harry.İçimden onların fotoğrafını çekmek geldi ve hızlıca cebimden telefonumu çıkardım.

Multimedyada Louis'in çekdiği foto var.

Artık uyanma vaktı.Dedim ve koltukta duran su şişesini aldım.Bu iki tembeli uyandırmanın başka yolu yoktu.Şişenin kapağını çevirdim ve üzgünüm Hazza dedikten sonra kafasından aşağıya dökdüm.Harry hızlıca gözlerini açtı ve bana çok "kibar" şeyler söyledi;
-Düüüüüüüt düdüüüüüüt.....
+Çok kibarsın Harold.
-Kafamdan aşağıya su boşalttın ve bana kibarlıktan mı bahsediyorsun?!

Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki Liam;

- Kapatın çenenizi her kes uyandı ve mutlu son.Hadi gidelim.Şu işe bakın ki Zayn bile uyandı.
Gözleri yarı açılmış şekilde bakıyordu.Hala uykunun şaşkınlığını yaşıyordu ve Liam bunu farkedince dediğinde değişiklik yaptı;
-Yani uyandı sayılır.
Hepimiz güldük.Sonra da dakikalardır aşağıda bizi bekleyen çalışanlarımızın yanına indik.

Arabayla biraz yolculuk yapdıktan sonra buğün kalacağımız otele geldik.Odalarımıza çıkmadan önce menejerlerimizden biri bize yaklaştı;
-Bugün yeni stil danışmanınız gelecek.
Olumlu anlamda başımızı salladıktan sonra odalarımıza çıktık.

Yeni stil danışmanımızı merak ediyordum diğeri işten ayrılmak zorunda olduğu için yeni birini bulmuşduk.Aslında Modest bulmuştu.

***

Odamda biraz dinlendikden sonra kapı çaldı.Danny gelmişti ve yeni stilistle görüşmek için aşağıya inmemizi söylüyordu.Koridora çıktığımda çocukları da koridorda gördüm.Hep birlikte otelin son derece geniş ve lüks görünen kafe'ye indik.

Bir masada kumral ve oldukça güzel bir kız oturuyordu.
+O mu?
Diye sordum Danny'ye.
-Evet.
Dedi.Kızın oturduğu masaya vardığımızda ayağa kalktı;
-Merhaba efendim.Ben Rebecca Johnson.
Dedi ve elini bana uzattı.
Elini sıktım ve;
+Bende Louis.
Dedim.

Rebecca'nın anlatımı...

İşte başarmıştım.Hayalimi gerçekleştirmiştim.Hayranı olduğum ve hayatımı değişen o beş çocuk önümde duruyordu.Şuan zıpalayıp çığlık atabilirdim tıpkı ilk kez Night Changes videosunu izlediğimdeki gibi ama ilk günden garip görünmek istemem.

-Bende Louis.
Dedi ve elimi sıktı.
Şurda düşüp bayılmasam iyiydi.

Sonra da hepsi sırayla isimlerini söylediler ve elimi sıktılar.Zaten hepsinin ismini ve haklarındaki hep çok şeyi biliyordum ama bunu bilmelerini istemem.Telefonumun ekranındaki Louis resmini değiştirmeyi aklıma not ettim.

Tanışdıktan sonra adının Danny olduğunu hatırladığım adam gitti ve biz de masaya oturduk.Kısa süreli sessizlikten sonra Harry konuştu;
-Bize kendini tanıtmak ister misin?
Ekranda göründüğünden daha tatlı ve kibardı.Hala karşımda durduklarına inanamıyorum.Dokunup denemek isterdim.Düşüncelerimden ayrıldım ve kekelememeğe dikkat ederek konuşmaya başladım;
- 22 yaşındayım.Stil danışmanlığı okudum.Amerikada yaşıyorum.

-Artık değil.
Dedi Niall.Sorar bakışlarla ona baktım.
-Yani bizimle çalışmaya başladığın için artık Amerikada yaşamıyorsun.
Dedi ve olabilecek en tatlı şekilde gülümsedi.
-Yani sürekli yollarda olacaksın anlamında söyledi.
Dedi Zayn ve Niall yüzünü ona çevirip;
-Sen akıllı mısın Malik? Zaten anladı.

Zayn ona ölümcül bakışlarından birini gönderdi ve Niall sustu.
Onların bu haline güldüm.

Eve gidip aşık olduğum adamları gördüğüm ve artık her gün göreceğim gerçeğine kendimi alıştırmalıydım.Çünkü hala rüya gibi geliyordu.

Açıklama;
Rebecca Johnson bir directioner.Hem de en iyilerinden.Onlarla tanışmak en büyük hayalidir ve bunun için çok emek harcar.Üniversiteyi bitirdikten sonra One Direction'un kendine bir stil danışmanı aradığı ilanı görür.Aslında biraz da şansı ona yardımcı olur.Seçmelere gider ve o seçilir.Sonra da hayalini yaşamaya başlar.Ama bu hayal sonzuzadek güzel süremez.











Once In A Lifetime(Louis Tomlinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin