Louis'i konudan ayrı tutmaları dikkatimi çekmişti. Ama bunu şimdi düşünemeyecek kadar yorgundum. Asansörde Louis'le pek konuşmamıştık. Çocukların ondan bir şey saklaması onu üzdü heralde. Onu tedirgin görmeye dayanamıyordum.
- Lou, eminim önemli bir şey değildir.
+ N-ne?
Ben konuşunca düşüncelerinden ayrıldı.- Çocukları diyorum. Heralde ortak bir konu hakkında konuşuyorlardı. Bu yüzden öyle oldu.
+ Muhtemelen.Dedi kendini kandırırcasına.
Odamızın olduğu kata geldiğimizde Louis'le ayrıldık ve kendi odalarımıza geçtik. Diğer otelde de olduğu gibi odalarımız yan yanaydı.
Dinlenmeme zaman yoktu o yüzden hemen hazırlanmaya başlasam iyi olurdu. Aslında yorucu bir yolculuk olmamıştı. Arabada Louis'in omuzunda uyumuştum.- hala inanamıyorum- Uçakta ise Niall'la keyifli bir yolculuk geçirmiştim. Her ne kadar konuşmanın çoğu kısmını Niall yapmış olsa da.
Bavulumu açıp hızla getirdiğim elbiselere bakmaya başladım. Yanıma az eşya almıştım bu yüzden alışveriş yapmam gerekecekti.
Siyah elbisemi giymeğe karar verdim ve bavuldan çıkarıp yatağın üstüne koydum. Eşyalarımı yerleştirmeme zamanım yoktu bu yüzden daha sonra yapacaktım.
Elbisemi giydikten sonra makyaj malzemelerimi çıkarıp makyajımı yapmaya başladım. Makyajımı bitirip saçlarımı da açık bıraktıktan sonra gitmeğe hazırdım.
Otel odasından çıkıp elimde tutduğum çantamdan telefonumu çıkardım ve kimi arayacağımı bilemeyip Liam'ı aradım. Arabada bir sorun olduğunu ve her kesin kendi arabasıyla gideceğini söyledi.
Aslında iki araba olarak gitsek rahatca sığardık ama onlar böyle tercih etmiş. Peki ben kimle gidecektim?
- Sen de Lou ile gelirsin artık.
Bu duruma itiraz edemeyeceğime göre bir şey demedim. Çocuklar son bir kaç saattir garip davranıyordu. Umarım altından bir şey çıkmaz.
Louis'in odasına yaklaştım ve kapıyı çakacakken kapı açıldı ve kolum havada kaldı.
- Ah, Lou, ben de sana geliyordum.
+ Ben de seni çağıracaktım. Çocuklar bizi bekliyor gidelim.
- Ben seninle gidecek mişim.Ona Liam'ın bana anlattıklarını anlattım ve o da garip olmasına ragmen bir şey demedi.
***
Lüks restoran görüş alanıma girdiğinde Louis arabayı durdurdu. Sürücü koltuğundan inip benim kapımı açtı. Arabadan inip ona teşekkür tebessümü göbderdikten sonra birlikte restorana geçtik.
İçeri geçtiğimizde etrafn bakındık ama çocuklar yoktu. Bir garson bize yaklaşıp " Rezervasyonunuz var mıydı efendim ? " diye sordu. Louis de " Harry Styles adına olacaktı." dedi.
Garson listeden isimi bulduğunda bizi masaya doğru yönlendirdi. Çocuklar bizden önce otelden ayrılmışlardı ama hala restorana varmamışlardı. Bir şey olmuş olmasın? Endişelenmiştim.
Louis aradığında Harry telefonu açmadı. Ben de Niall'ı aradım ama o da açmadı. Daha da endişelenmiştim.
Biraz bekledikten sonra Louis'in telefonuna mesaj geldi. Ve ekrana baktıktan sonra kaşlarını çattı.
- Çocuklardan mı?
+ Evet Zayn'den. Otelde bir sorun olmuş ve geri dönmüşler.
- Hepsi birden mi?
+ Sanırım öyle.Dur bir dakika. Şuan bu lüks yerde ben Louis Tomlinson'la baş başa mıydım? Aynı masada? Sadece o ve ben? Ben daha aynı ortamda olmaya alışamamışken baş başa yemek yemeği kalbim kaldıramaz mutluluktan ölürdüm heralde. Louis düşüncelerimu okumuş gibi ;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Once In A Lifetime(Louis Tomlinson)
Fanfictionİnsanın ailesinden biri ona kötülük yapar mı?Çoğumuza değil. Ama bu hikayede ona en büyük kötülük ailesi tarafından yapılıyor... Hikayenin kahramanları: Louis Tomlinson. Rebecca Johnson. Harry Styles. Liam Payne. Niall Horan. Zayn Malik.