Bölüm 8

90 8 6
                                    

Bölüm şarkısı- Breaking Benjamin - Hopeless

xxxxxxxxxxx

Çizim yapmayı severdim, kitap okumayı da öyle.

Öykü annemlere oyuncaklar aldırırken ben kitaplar, boyalar aldırırdım. Belki bunlar yaşanmamış olsaydı ressam veya yazar olurdum, kim bilir.

Çizim yapmak güzeldir, ama amacını kavradığında. Herkes çizim yapmayı resmini örnek aldığın nesneye benzetmek olarak düşünür ve onların gözünde en gerçekçi çizen en yeteneklidir. Bence en yetenekli, hislerini iyi aktarabilendir. Çünkü iki boyutlu bir çizim üç boyutlu hayatımızın ancak taklidi olabilir, ancak boyutsuz duyguları ölümsüzleştirebilir.

Uzun zamandır elime kalem almamıştım, yetenek geliştirilmezse körelir. Bırakın gerçekçi çizim yapmayı, şimdi duygularımı bile ifade edemezdim.Ama içimi dökmeye de ihtiyacım vardı, o kadar şey biriktirmiştim ki.

"Şimdi beni daha fazla sinirlendirmeden kalk, gidiyoruz."

"Gelmiyorum." dedim harflerin üstüne basa basa, gelmiyorum.

"Geleceksin." derken sinirlerini yatıştırmaya çalışıyordu, ama bu kez amacım onu sinirlendirmek değildi, cidden.

"Gelmek için bir sebebim yok. Bu işin sonunda bir çıkarım olmayacak, hatta ölebilirim bile. Neden geleyim ki?"

Kısa bir süreliğine düşündü, içinden keşke kardeşinin öldüğünü ona söylemeseydim dediğinden emindim. "Ya, ölmemişse?"

"Öldüğünü söyleyen sendin. Döneklik yapma!"

Elini yavaşça kulağına götürdü, bir anlığına gözleri odağını kaybetti ve tamamen dalgın bir şekilde bana baktı, bir şeyleri kavramaya çalışıyor gibi göründüğü o kısacık zaman diliminden sonra tekrar konuştu.

"İhtimal olduğunu söyledim."

"Yani elinizde bir bilgi yok?" derken gözlerim kısılmıştı.

"Hayır, yok."

Gözleri kısa bir anlığına parladı, ama bu ufak ışıltı benim onlarla beraber geleceğime sevinmekten çok görevini başarmanın gururundan kaynaklanıyor gibiydi. "Yani on beş yıldır ondan haber alınamıyor ve sen bana onun yaşadığını söylüyorsun?" dedim ukalaca. Egoyla başımı hafifçe geriye eğmiştim.

Yüksek bir egom olduğu gerçeğini inkar etmiyordum. İnsanlarla konuşmadığım, daha doğrusu insanlar tarafından dışlandığım için herkes yüksek egolu olduğumu düşünürdü. Başkalarının senin hakkındaki izlenimi seni değiştirir. Ego maskesinin arkasına saklandığım için gittikçe bencilleştim ve umursamaz oldum. Ve de duygusuz.

"Hayır, demek istediğim kardeşin bir yerlerde hala yaşıyorsa ve sen bizimle gelmezsen, onu tekrar göremeyecek olmanın tek suçlusu anlık bir trip olur." Elini kulağından çekti ve gittikçe soğuyan havaya karşılık pantolonunun cebine soktu.

Tek kelime etmedim, GELMEYECEKTİM.

"Diğerleri pes etmedi, sen de etmey-"

Ben aniden onun sözünü kesip "Diğerleri kim?!" diye bağırınca kısa bir an duraksadı. Elini cebinden çıkartıyordu ki vazgeçti, elini hızla cebine geri soktu ve kısa bir süre garip garip bakarak zaman kazanmaya çalıştığını gizleme çabasına girdi. Sustum ve çakmadığımı düşünmesine izin verdim, belli ki bir kılıf bulamamıştı, onun bu hallerini eğlenerek izliyordum. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve kendime çektiğim bacaklarımı dikkat dağıtmak için uzattım. Bakışlarını benden adım adım çekti ve yola bakıyormuş gibi yaptı, sonra aynı mekanik hareketlerle bana döndü ve +vurgulu, inandırıcı olmaya çabalayan bir sesle şunları söyledi:

SAHNE (#Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin