2. Bölüm

15.1K 424 33
                                    

"Oy benim ay parçam. Oy benim canımın içi. Oy benim yavruuuum." diyerek Akgün'e yaptığım şebeklikler onu güldürüyordu.

"Nerdeymiş ya Akgün'ün burnuu" diyerek güldüğümde o da heyecanlanmıştı. "Burdaymııış" diyerek hafifçe burnuna pat yaptım. Akgün sesli bir şekilde gülerken boynunu öptüm ve "Ohh mis kokulum benim." dedim.

Akgün artık 8 haftalık kocaman bir bebekti. Kerem Ağabeyden hâlâ bir haber yoktu. O gideli bir ayı bile geçmişti. Çok merak ediyordum onu. Başına bir şey gelmiş olma ihtimali beni çok ürkütüyordu. En azından bir mesaj, bir arama bile yeterdi fakat o bize asla ulaşmamıştı.

Evin müsait olmasını fırsat bilerek 2 haftalık rutinimizi yine yapmaya koyuldum. Göğsümü açtım ve Akgün'ü göğsüme yerleştirdim. O da artık alışkanlıkla emmeye başladı.

Hâlâ sütüm gelmemişti, Akgün genelde biraz emdikten sonra boşa emdiği için sinirleniyordu. Ama ben hissediyordum, bu çocuğa o sütü verecektim. Bu durumdan kimsenin haberi yoktu. Lohusa bir kadın, doğum yapmış bir kadın gibi süt yapan yiyecekler tüketiyor, sütüm var algısıyla beynime oyun oynuyor ve bol bol emzirmeye çalışıyordum. Belki bana karşı çıkarlardı ama kimse umrumda değildi. O Kerem Agabeyimin oğluydu sonuçta.

Akgün sinirlenmeye başlayınca mememden geri çektim ve mecbur yine mamasını vererek uyuttum. Akgünü yatağa yatırdığımda üstümü düzelttim ve salona geçtim.

Kız kardeşim Bahar gelmişti. "Hangi rüzgar attı seni buraya?" diye sorarken tekli koltuğa oturmuş, yastığı da kucağıma almıştım. "Ay ablaa, sanki hiç gelmiyorum." dediğinde "Evet" dedim.

Göz devirdi ve "Akgün nerede?" diye sordu. "Yeni uyudu." dediğimde "Ay şu çocuğu da bir uyanık yakalayamıyorum." diyerek üzüldü. "Biraz beklersen uyanır zaten." dediğimde "Neyse ne amaan. Eee anlat bakalım. Buraya mı taşındın sen naptın?" diyerek konu değiştirdi.

"Buraya taşınmadım tabiki Bahar. Sadece Akgün bana, ben de ona alıştık ve bilmiyorum eve dönmek istemiyorum. Belki biraz zaman geçtiğinde benden ayrı yapabilirse buraya ara sıra uğrarım." diye yanıtladım sorusunu. "Valla hiç de ayrılacak gibi durmuyorsunuz. Bir ablam olduğunu unutmaya başladım. Yani dönmeyeceksen söyle de odana ben yerleşeyim." dediğinde elimdeki yastığı ona fırlattım ve "Kaşınma Bahar." dedim.

"Okul nasıl gidiyor, anlat bakayım." dediğimde hemen dedikodu oturuşuna geçti ve "Valla abla ben zaten herkese çok yanaşmıyorum biliyorsun, bu yüzden geçende bir çocuk Eda'dan bana haber yollamış. Beni beğenmiş de konuşmaya çekinmiş, çok sert duruyormuşum. Ben de dedim çekinmeye devam etsin, yanıma yanaşmasın." diye anlattı. "Kısaca yabaniliğe devam diyorsun." dediğimde bu sefer yastığı o bana fırlattı.

"Ne yabaniliği, sadece hayatımın aşkını bekliyorum." dediğinde "Sen herkesi terslersen o hayatının aşkını nasıl bulacaksın?" diye sordum. "Şunu unutma ablacığım isteyen, seven çabalar. Ne yapar, ne eder olması için uğraşır." dediğinde durgun giden aşk hayatım yorum yapmamı engellemişti. Benim bu yaşıma kadar sevgilim olmamıştı, sadece benden hoşlanan 1-2 çocukla azıcık konuşmuş ve sonrasında istemediğimi fark edip konuşmayı kesmiştim.

"Hadi ben gidiyorum, daha çok işim var. Bir şey olursa yazarsın." diyerek ayağa kalktığında "Tamam, dikkat et." dedim ve kapıya kadar uğurladım. Akgün'ün yanına geri döndüğümde hâlâ uyuduğunu gördüm ve ben de yanına kıvrıldım.

Geçen bir haftanın sonucunda biraz kendimle ilgilenmek için kendi evimize geçmiştim. "Yüzünü gören cennetlik be yavrum." diyen babama gülümsedim ve "Cennet fazla uzun sürmeyecek maalesef." diyerek banyoya geçtim. Güzel bir duştan sonra biraz bakım yaparak kendimi adeta yenilenmiş hissetmiştim. Odama dönerek bornozumla yatağıma uzandım.

Keknek (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin