vote ve yorum atmayı unutmayın <3
.
.
.
.draco bunalıma girmiş ne yapacağını bilmiyordu.
bu durumu birkaç sene saklaması gerekiyordu ve o birkaç sene boyunca eğer böyle olursa hem kendine hemde liaya zarar verecekti. ya liadan ayrılacak ya da.. başka bir ihtimal gelmiyordu aklına çünkü eğer lia dan ayrılırsa liayı tamamen kaybedebilirdi ve bu isteyeceği son şey olabilirdi. doğruyu yanlışı ayırt edemeyecek kadar bitkindi bu sebeple hiçbir şey düşünmese daha iyiydi şuan doğru kararlar veremezdi.-juliet-
selam birtanem, telefonunu alabildin mi?
mesajlarım gittiğine göre, evet.
nasılsın?ahh selam Draco
iyiyim, sen?iyi
ama sen pek iyi degilsin sanırım, bir sorun mu var?yok, kafam karışık biraz
gitmem gerek sonra konuşalımneden böyle davranıyordu, bi problem mi vardı? diye düşünmeye başladı draco. belki de ona kırılmıştır olanları anlatamadığı için? ama ona nasıl söyleyebilirdi "ben astoria ile evleneceğim"
--
Romeo'ya;
bebeğim nasılsın? umarım bunu okurken iyi hissediyorsundur 1 haftadır seni hiç görmedim. bana yazdın ama seninle konuşmamak için bahane uydurdum çünkü aklımı karıştırıyorsun, benden bir şeyler saklıyorsun ve bu beni tedirgin ediyor.. senin hakkında. bugün seni çok özledim, bunu hangi gün okursan oku..
bugün okula gitmek için istasyona geldik ailemle vedalaştıktan sonra trene bindim. draco yla o günden sonra hiç konuşmamıştık. trenin içinde onları ararken birine çarptım.
"önüne baksana aptal" kafamı kaldırdığımda sarı saçlı boyu epeyce uzamış olan draco yu görmeyi beklemiyordum. geçen seneye göre oldukça büyümüş gözüküyordu. beni fark ettiğinde yüzündeki ifade değişti ve gülümsedi.
"birtanem çok özür dilerim, ben de seni arıyordum. pencereden seni gördüm sana doğru geliyordum" elimdeki bavulları aldı ve kopartmana doğru ilerledik.
"pansy!" hemen pansy ye sarıldım çünkü 3 aydan beri kendisini hiç görmemiştim benden ayrıldığında yüzüme baktı "çoook güzelleşmişsin!" dedi hayranlıkla bana bakarken
"sende öylesin pansy" dedim gülümseyerek blaise kendisini belli edercesine elini salladı.
"ah seni göremedim" dedim naif sesimle
"onu fark ettik" dedi blaise
"trip mi yiyiyorum?"
"sikimde bile değil" dedi alay ederek, draco blaise i dürttü "düzgün konuş" dedi blaise e
--
"hadi ama draco daha 4. sınıfız bu kadar karamsar olmanı beklemiyordum!" dedim neşeli sesimle. draco bu sene olduğundan fazla olgundu, benden sakladığı şey ne kadar ağır olabilirdi?
"tamam senin için daha iyi olacağım" dedi zorla gülümseyerek, yanağına öpücük kondurdum. beni yanına çekti "seni tahmin edemeyeceğin kadar seviyorum" dedi sarılırken.
"bunu zaten biliyorum draco neden her seferinde suçluymuşsun gibu bunu söylüyorsun?" dedim doğrulurken.
"ne öğrenmek istiyorsun?" dedi düz sesiyle
"benden sakladığın şeyi, seni bu kadar üzen şeyi merak ediyorum. seni üzgün görünce bende üzülüyorum" önüme gelen saçlarımı arkaya atarken konuştu
"gizli olduğunu söylemiştim lia, söz verdim ya daha iyi olacağım"
"peki, daha iyi hissetmen için sana bir şey söyleyeceğim"
"sana yazdığım mektubu ve o kutu açmanı ve okumanı istiyorum, hala yazmaya devam ediyorum o yüzden şuan sana veremem. ne zaman okuman gerektiğini de bilmiyorum, yerini biliyorsun dolabımın üst kısmında duruyor. bunu söylemek beni üzüyor ama eğer ayrılırsak-"
elini dudağıma bastırdı
"şş hiçbir zaman böyle bir şey olmayacak lia" dedi kısık sesiyle, yutkundum ve devam ettim
"hayat bu bilemezsin belki de ayrılmak zorunda kaldık. o zaman bu mektupları oku ya da beni özlediğinde, anlaştık mı?" dedim ellimi uzatarak.
--
"istemiyorum mattheo bana tavsiye verme!" mattheo yine haddi olmayan seylere burnunu sokuyor ve draco hakkında saçmalıyordu.
"bunlar için üzüleceksin lia"
"bunu kaç kere konuştuk, fikrim değişmeyecek. bence bir süre konuşmayalım" hızla ortak salondan çıktım temiz hava iyi gelebilirdi.
"lia nereye gidiyorsun böyle?" önüme geçen draco sayesinde durabilmiştim. "bu çocuk gerçekten sinirimi bozuyor" dedim ellerimi saçlarıma geçirdim
"hangi heriften bahsediyorsun, kim seni rahatsız ediyor?" dedi öfkeyle
"rahatsız ettiği yok, sinirimi bozdu mattheo" dedim sakince
"nereye gidiyordun hızla?"
"hava almaya çıkıcaktım, eşlik eder misin?"
"madem çok ısrar ettin, geliyorum" dedi gülümseyerek.
--
"merhaba isminiz neydi acaba?" tahminimce 1. sınıflardan olan bir çocuk yanımıza geldi. uzattığı eli tuttum "Ophelia Blanch, senin ki?"
"Andrew diyebilirsin Ophelia, gözlerin çok güzelmiş" dedi hayranlıkla bana bakarken biraz garipsemiştim ama oldukça tatlıydı. yanına kumral çilli ela gözlü bir kız geldi
"Andrew kütüphanede işimiz bitti-" gözlerini bana çevirdi şaşkınlıkla konuştu
"inanamıyorum sen Ophelia Blanch olmalısın! dedikleri kadar güzelmişsin"
"teşekkür ederim sen de çok güzelsin" demekle yetindim.
"ama bizim gitmemiz gerek, derse yetişmemiz lazım" küçük kız arkadaşını da aldı ve kütüphane den ayrıldı.
draco şaşkınlıkla bana baktı "ben mi yanlış gördüm? küçücük velet sana yürüdü resmen" pansy hemen söze atladı
"hayır, doğru gördün alışmalısın kız arkadaşın çok güzel"
--
Romeo'ya;
bütün dünya sana sırtını dönüp gitse de ben, burda bir yerde sana sarılmak için bekliyor olacağım daha iyi, daha güzel daha farklı biri olmana gerek yok sen orda öylece, olduğun gibi güzelsin.
hayat seni incitecek gibi olacak bazen..korkma ben varım, her zaman yanındayım draco.
-zgmills
Selamlar bölüm atamadım cunku hayatımda birçok şey değişti başka şehire taşındım ve tüm sevdiklerimi arkada bıraktım, yeni bölüm yazmaya çalışıcam, teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Romeo'ya" | Draco Malfoy Hayal Et
FanfictionO: Astoria,özgüvensizlik yaşadığım her şey var onda. D: anlayamadım? O: kimse beni anlayamıyor zaten. D: kime sinirlisin bilmiyorum ama bana yazmayı kes. O: sana,sana sinirliyim. Keşke senden nasıl hoşlandığımı anlayabilseydin. D: komik şaka. O: san...