Bölüm 15 Feryat

71 5 13
                                    

Geçmiş bana daima ürkünç gelirdi, daha varlığımın olmadığı zamanlar bana dehşet verici gelirdi. Nedenini bilmiyorum lakin tarihe her zaman bir ilgim vardı, korktuğum şeyler beni daha çok cezbederdi.

Bu yüzden çok araştırır, lakin çok korkardım. Geçmişteki çözülmemiş vakalara bakar teori üretirdim, hiçbir zaman sonuç alamazdım lakin bana zevk verirdi. Titreye titreye yapsam da zevk alırdım. Korku beni cezbeden bir şeydi.

Şimdi ise mezar taşının başındaydım, burada bir çok mezarlık vardı. Birçok hayat, birçok hikaye vardı. Her taşın altında bir insan yatıyor oluşu ne kadar garipti, bunlardan iki tanesinde ise annemle babam vardı. Onların ölümünü kabullenmekte hala zorluk çekiyordum, annem ve babam bu mermer taşın altında, bu toprağın derinliklerindeydi.

Buraya en son öldükleri zaman, cenaze törenlerinde gelmiştim, çünkü annem ve babamla olan ilişkimi gizlemek zorunda kalmıştım. Onlar ölü olsalar bile. Annem ve babam en ihtiyaç duyduğum anlarda yoktu, tek başıma bir şekilde ayağa kalkmış, halletmeye çalışmıştım. Annem ve babam bana gerçek yaşamı öğretememişti lakin annem ve babamın ölüsü bana gerçek yaşamı öğretmişti.

Onların dirileri değil ölüleri göstermişti bana gerçeği.

Bu seferde aynı şey gerçekleşebilirdi, bu yüzden işe ilk önce annem ve babamın mezarlığından başlamıştım.

Mezar taşına boş bakışlar atarken kalbimde sızı vardı, tek hissettiğim buydu. Çünkü annem ve babamın mezarlığı fazlasıyla kuraktı, üzerine ekilmiş beyaz çiçekler solmuştu, toprak ise susuzluktan çatlak hale gelmişti. Mezarlığa ilk girerken su doldurduğum iki bidondan birini kavrayıp sulamaya başladım, kalan suyu mermer yuvarlak yere doldurdum. Annem küçükken kuşların buradan su içtiğini söylerdi. Çürümüş ve kurumuş otları ellerimle koparıp ağacın altına bıraktım. Tekrardan mermer zemine oturup bakışlarımı annemle babama çevirdim.

Tina Sezen...

Aren Sezen...

"Senelerce gelmediğim için özür dilerim. Sizin intikamınızı almakla meşguldüm." Boğukça mırıldanırken o özrü kalbimde hiç hissetmemiştim. Annemle babam canice katledilmişti, lakin onlara kızgındım. Çok kızgındım. Bize hiçbir şey demeden ölüp gitmişlerdi, ölüm elbette ani bir şeydi, hu onlar içinde geçerliydi lakin annem ve babam öleceğini bilerek yaşamışlardı, bizi terk edeceklerini bilerek yaşamışlardı.

Hiçbir şey demeden, bize yol göstermeden öylece çekip gitmişlerdi. Şimdi ise annem ve babamın yıllarca gizlediği şeyi elimde hiçbir şey olmadan aramaya çalışıyordum.

Annemin mezar taşının üzerindeki yazıda gezindi gözlerim bir süre dolandı.

"Cennete açılan kapıda zambak yoktu lakin gerçeğe açılan kapıda zambak vardı..."

Çünkü Zambak saflık demekti, her şeyi bütün hali demekti. Annem böyle anlamdırırdı doğrusu. Annem her zaman Zambakların onun için bir şifre olduğunu, bir yol olduğunu söylerdi.

Annem için tüm zambaklar yol göstericiydi çünkü bir zambak sayesinde tanışmışlardı.

Yol gösterici. Zambak.

Ne?

Ben annem bana hiçbir şey demeden terk etti zannediyordum. Belki de annem beni yetiştirirken bazı şeyleri söylemişti.

VisalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin