Oy verip bol bol yorum yapın güzellerim olur mu? Yorumlarınız bana moral veriyor.
İyi okumalar...
Öyle bir bataklığa saplanmıştım ki, bırakın tekrar yaşamayı, kurtulmaya mecalim yoktu. Bataklıktı şu anki halim, karanlık, ıslak, nefes kesici. Nefes kesiciden kastım büyülü oluşu değildi, nefesimi gerçekten kesişiydi.
Ve sanırım ben şuan nefesimin kesildiği, bataklığın içinde olduğum anlardan birindeydim.
Çünkü etrafımdaki bütün sesler boğuktu, bir basınç vardı, o basınç yüzünden her şey boğuktu, ya da aslında her şey benim zihnimin bana yaptığı kötü bir oyundan ibaretti.
Ellerim ıslaktı, lakin bu ıslaklık havluyla silinecek bir ıslaklık değildi, kandı.
Ve kan bedeni değil ruhu kirletirdi.
"Aleda!" Vidar beni birkez daha sarstığında battığım bataklıktan o an çıktım, duyu organım işlevini yerine getirmeyi henüz yeni başarmıştı. Vidar beni sarsarken gözlerim odada gezindi, kapının pervazında Alavgan, hayır dur. Efken ve ağabeyi vardı. İkisi de şok ve kahır içeren bir ifadeyle bana ve kucağımda cansız duran bebeğe bakıyorlardı. Onların gözlerinin değmesini istemedim, bebeği koruma iç güdüsüyle göğsüme bastırdım.
Ateş odaya girdiğinde şok içinde halime baktı, kucağımdaki bebeği gördüğünde dehşete düşmüş bir ifadeyle bebeğe baktı. Ben ise olanları dışarıdan izleyen bir kişiymiş gibi sadece tepkilerini seyrediyor, hiçbir tepki vermiyordum.
"Ateş bebeği al." Ateş bana doğru eğilip bebeğe uzandı, lakin geri çektim.
"Ne yapacaksın? Mezara mı koyacaksın?" Sorumla Ateş donakaldı. Hiçbir tepki veremezken gözlerimdeki yaşların suyu kurumuş, tek bir yaş dahi akmıyordu.
"Mezar taşına yazabileceğiniz ismi bile yok ki onun?" Söylediğim şeyle Ateş vicdan azabıyla bana bakmayı sürdürdü. "Aleda, yalvarırım deme şöyle." Ardından bebeği benden kopardı, kollarımın arasındaki boşluk kandan ibaretti. Vidar bana uzanacakken sertçe suratına baktım. "Dokunma!" Ellerini havaya kaldırırken ne yapacağını şaşırmış bir ifadeyle suratıma bakıyordu. Ayağa kalktım, ardından odanın çıkışına ilerledim, Asrın gitmişti, Efken buradaydı, gözleri üzerimdeydi.
Ona karşı içimde olan kıpırtılar gitmişti, kulaklarımda derin bir uğultu vardı sadece. Öfkeliydim, kime karşı? Kendime mi beni kandıran ona karşı mı? Burada hatalı olan o değildi ki, en başından beri suçsuz olan oydu. Hata kanan, kandırılan bendeydi.
Tiksinme duygusu dört bir yanımı ele alırken lacivert gözlerinde herhangi bir kin, alay veya nefret yoktu. Kahır vardı, vicdan azabı vardı, pişmanlık vardı, üzgündü. Lakin inanmadım, lacivertler yalandan ibaretti.
"Bugünden itibaren karşıma çıkmıyorsun, çıktığın an kendini ölü bil Efken Alavgan!" Dememin ardından omzundan itekleyerek hızla odadan çıktım, arabaya doğru giderken sessizdim, biraz önce çığlık çığlığa bağıran ve ağlayan kadın yok olmuştu.
Alavgan devri benim için kapanmıştı.
🌞⭐
"DEFOL!" Diye gürlerken Vidar kapıyı zorlamaya devam ediyordu. Daha da küçülebilecekmiş gibi dizlerimi göğsüme çekip tırnaklarımı saç diplerine batırmaya devam ediyordum. Biraz önce Küçük Şey'i toprağa vermiştik, ve çıldırmanın eşiğindeydim. Ayperi cenaze törenine katılmak istemediğini söylemişti, doğrusu bunu bana değil Ateş'e söylemişti. Henüz karşısına çıkacak cesareti kendimde bulamamıştım. Cenaze törenini bile uzaktan seyretmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Visal
ActionDünya üzerinde insanlara işkence etmekle ve insanlar üzerinde deney yapmakla ünlü olan bir örgüt. İrtihal. Cezaevleri ve Psikolojik Danışmanlık Merkezinden parayla insan satın alarak, "İnsanlar değil, teknoloji yönetmeli, tanrının yarattığı basit va...