Efken Alavgan...
Çocukluğumu, gençliğimi, yetişkinliğimi kısacası kendi hayatımı kimsenin yönlendirmesi olmadan kendi kendime şekillendirmiştim. Kaderin üzerime bindirdiği yüklerle karakterim şekillenmiş, bende kim olacağıma karar vermiştim.
Ailemizi hiçbir zaman kendimiz seçemezdik, ne ailemizi ne de doğup büyüyeceğimiz yaşam süreceğimiz yaşamımızı kendimiz seçebiliyorduk. Hayatımızın kararlarını veren kaderin ta kendisiydi.
Onuncu yaşımı hatırlıyorum acıydı.
Yirminci yaşımı hatırlıyorum nefretti.
Ve şuan ki, yirmi sekizinci yaşım, hırsım.
Kader beni öyle bir ailenin içine itmişti ki bu düğüm sadece benim değil, birçok kişinin hayatını karartıyordu.
Ve yine o anlardan birindeydim, kardeşim yoktu. Göz bebeğim yoktu. Ve şu an bütün hayatım boyunca hissettiğim tüm kötü duyguları en üst raddesinde hissediyordum. Canım yanıyordu, mahvoluyordum lakin öfkeliydim, hırslıydım. Her an her yeri yakıp kül edebilirdim.
"Yoldayız." Efser'in sesi arabada yankılanırken hala son sürat fabrikaya yetişmeye çalışıyordum. Samuel Aybeniz'i orada olacağını söylemiş, karşılığında Tilya'yı götürmemi istemişti.
Aybeniz dün geceden beri yoktu, Güneş beni gecenin bir saatinde aradığında bir bokluk olduğunu anında anlamıştım. Gece uyandığında Aybeniz'i yanında bulamadığını söylemişti ve ne tesadüf ki evdeki herkes aynı anda uykuya dalmıştı. Efser'in evi taratması sonucunda saat on iki civarında eve atılan tüplerle uyku gazının salındığını ve ne hikmetse bu tüplerin İrtihal'e ait olduğunu tespit etmiştik. Samuel onu kaçıranın o olduğunu gizleme gereği bile duymamıştı.
Daha sonrasında bana yabancı numaradan gelen mesajla beni bir mekana çağırmış, Tilya karşılığında Aybeniz'i vereceğeni söylemişti. Tilya'yı ayağımıza çekmek için kendi konumunu açık etmişti lakin mekandan ayrılırken Tilya'yı yakalama fikri, doğrusu Tilya'nın varlığı aklımın ucundan geçmemişti.
Ne olursa olsun Samuel Aybeniz'i bana hiçbir şey karşılığında vermeyecekti. Onun tek derdi Tilya değildi.
Mekanın önünde ani bir frenle durduğumda peşimden gelen arabayı da fark ettim, Efser'di. Hızlı bir şekilde arabadan fırlarken ikimizde hızla silahlarımıza davrandık. "Asrın'a haber verdin mi? Destek ekip geliyor mu?" Sesini çıkarmadan beni başıyla onayladı. "Birkaç dakikaya burada olurlar."
Terk edilmiş eski fabrikada gözlerimi gezdirdim, buradalar mıydı yoksa bu bir tuzak mıydı emin değildim. Öylece adresi bana vermemişti değil mi? Benim Aybeniz'i hiç kimseye tercih etmeyeceğimden emindi belki de, bu yüzden açık açık adres vermişti çünkü biz oradayken Tilya oradaydı. Tilya şuan burada bile olabilirdi, kurucunun peşine takılmış olabilirdi. Belki de Samuel'in esas amacı buydu. Hepimizi burada toplamak.
"Öylece dalacak mıyız?" Efser'in sorusuyla bir içeri, bir Efser'e baktım. Tedirgindim. Yanımda kardeşim varken onu tehlikeye atmak istemiyordum, üstelik Aybeniz'in içeride olma ihtimali de vardı ve onu ne durumda bulacağımı da kestiremiyordum. Göreceğim en ufak bir sıyrık bile beni zırvanadan çıkarabilirdi. Aksi hareket ederdim ve aksi hareket etmem kardeşlerime zarar olarka geri dönerdi. Bu yüzden her zaman yaptığımı yaptım. Kararlılıkla başımı sallayarak kendimi telkin ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Visal
ActionDünya üzerinde insanlara işkence etmekle ve insanlar üzerinde deney yapmakla ünlü olan bir örgüt. İrtihal. Cezaevleri ve Psikolojik Danışmanlık Merkezinden parayla insan satın alarak, "İnsanlar değil, teknoloji yönetmeli, tanrının yarattığı basit va...