10. Bölüm

2.5K 216 76
                                    

Herkese merhabalar,

Uzun zaman oldu, bölüm atmadığımın farkındayım ama maalesef doğal bir felaket yaşadım. Evimi sel bastı, çok zor zamanlar yaşadık. Ardından tamirat, tadilat, bitmeyen temizlik vs derken ailemize küçük tatlı bir hanımefendi katıldı. Bir kere daha hamdolsun teyze oldum ama doğumu maalesef ki son anda gelişen bir komplikasyon sebebiyle sezeryanla olmak zorunda oldu. Haliyle ben buradan bir süre daha uzak kalmak zorunda kaldım. Bölüm bekleyen herkesin anlayışına sığınıyorum keyifli okumalar...



Korkuyla baktığım arabadaki Serkan ağır ağır kapıyı açıp aşağı inerken, dizlerimin bağı çözülmüştü. Etrafım karardı, ne varsa çevrede silindi dünyadan; bir ben kaldım bir de bana doğru gelen adam. Hızlı korkak nefeslerimde boğuluyordum. Bana doğru attığı her adımda canım bedenimi terkediyordu sanki.

Elimde sıktığım, çifteli aklıma gelirken hızla ona doğru tuttum. Kullanmayı bilmesemde tetiği çekmem gerektiğini biliyordum. Bastığım tetik hiçbir şekilde hareket etmiyordu. Korkuyla bakıp kurcalamaya, nasıl ateşleyebileceğimi bulmaya çalışırken yanıma kadar ulaşan Serkan ucundan tuttuğu tüfeği çekip aldı elimden. Son umut kaçmak için sırtımı dönüp koşmaya başlamamla dünyanın kararması bir oldu.

....

"Abla! Abla! Lütfen artık uyan abla! " Zihnimin derinliklerinde dolanan ses tanıdıktı. "Ne yaptın ona hayvan herif! Abla! " Gözlerimi açmak için çabalıyor ama bir türlü açamıyorum. Soğuk bir zemin üzerinde yatıyordum, soğuğu en acı şekilde hissediyorum. "Abla, abla ne olur aç gözlerini artık! " Bebeğime bir şey olma korkusu bilincimi çevreleyen kalın duvarları tek tek yıkıyordu. Başım kaldıramayacağım kadar ağır ve ağrılıydı. Zoraki araladığım gözlerimle elimi karnıma koymaya çalıştım ama pek yapabildiğim söylenemezdi. Parmaklarımı kıpırdatmaktan öteye geçemedim. Görebildiğim tek şey yüzümün yaslı olduğu soğuk beyaz fayanslardı.

Birkaç dakika kendimle cebelleştim zoraki açtığım ve açık tuttuğum gözlerimle başımı kaldırmaya çalıştım.
Başımı hafif kaldırabildiğimde ilk gözüme değen Fatıma oldu. "Fatıma... " Açık tutamadığım gözlerim sürekli kapanıyordu. Nerdeydim ben? Fatıma neden yanıma gelemiyordu?

"Lütfen çöz şu zinciri ablama bakayım, lütfen! Kanayan yarasına bakayım en azından, lütfen! Yemin ediyorum kaçmaya falan çalışmayacağım sadece izin ver yarasına bakayım. " Fatıma kime böyle yalvarıyordu?

Orman, sık ağaçlar, babam... siyah araba, Serkan... Serkan? Zihnimin derinliklerinden fırtına gibi çıkan görüntülerle korkuyla başımı kaldırıp havada tutmaya çalıştım zor açabildiğim gözlerimle. Üzerinde uyuştuğum soğuk zeminden güç almaya çalışarak hafif de olsa doğrulmaya çalıştım. Nefes alamıyorum, başım hem çok ağrıyor, hem de ağırlaşmış kaldıramıyorum. Fatıma ayağından zincirli bir şekilde endişeyle bakıyor, durmadan iyi olup, olmadığımı soruyor. Zor taşıdığım başımı diğer yana çevirdim. Serkan oturduğu sandalyeden elindeki çakıyla bir dal parçasını yontuyordu.

"Abla bir şey söyle iyi misin? " Hırıltı şeklindeki nefeslerle tekrar Fatıma'ya döndüm. Fatıma'nın burda ne işi vardı? Gözlerimi açık tutmaya çalışıyorum.

"Fatıma... " Sesim cılız çıksada doğrulmaya çalıştım. Zoraki bir şekilde kendimi az biraz toparlayıp sırtımı nihayet duvara dayadım. Ayağımda Fatıma'nın ki gibi bir zincir vardı. Tekrar yere yığılmamak için olağanüstü bir çaba sarfediyorum. Yerde göl olmuş kan beni dehşete düşürürken bakmaya cesaret edemeyip titrek elimle korkuyla bacaklarımın arasını kontrol ettim. Kanamam yoktu. Sıkıca kapattığım gözlerimi açıp emin olmak için baktım. Kan bebeğime ait değildi.

MERYEM "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin