16. Bölüm

2.4K 210 51
                                    

Zaman durur ya işte tam ordaydım, zamanın dışında kalan beni zaman es geçiyordu. Açık tutmaya çalıştığı gözleri bizim üzerimizde sabitliydi. Durmadan kapanan göz kapaklarını tekrar tekrar büyük güçlükle açıyor ve bize bakıyordu.

"Meryem, niye ağlıyor çocuklar? " Ceren ne zaman gelmişti görmedim bile. Omuzuma yasladığım kızımı alırken kızımın sesi halasının kucağında kesildi. Ceren hâlâ farketmemişti abisinin uyandığını.

"Mehmet... " Sayıklamamla Ceren'in hafif çatılan kaşları bana döndü.

"Ne? " Tek kelime daha edemedim ancak elimle işaret edebildim. Ceren sesli bir iç çeker gibi nefes aldı. "Abi! " O nidası odayı titretti. Kucağındaki Ömür'ü hemen pusetine bırakıp abisinin yanına koştu.

"Abi... Beni duyuyor musun? " Öyle bir çırpınışı vardı ki Ceren'in içler acısıydı. Hızlı bir şekilde acil butonuna bastıktan sonra abisinin elini tuttu. Nasıl, ne yapacağını bilmiyordu. Az sonra Mehmet'in doktoru yanında birkaç kişiyle içeri girerlerken hemen Mehmet'in etrafına toplanıp onu muayene etmeye başladı. Hemşirelerden biri dışarı çıkmamı söylerken Ceren arabanın anhtarını elime tutuşturup ne zaman pusetinde uyuduğunu dahi anlamadığım kızımın üzerine örtü örttü.

"Meryem, sen çocuları alıp arabaya geç ben birazdan gelirim. " Başımı hafifçe sallayıp hâlâ mızmızlanan oğlumu pusetine koydum. Üzerini örttüğümde hemşirelerden biri Ceren'in ricası üzerine bana yardım edip kızımın pusetini benimle aşağı kadar taşıdı. Bebeklerimi arabanın arka koltuğuna yerleştirip teşekkür ettiğim hemşire hastaneye döndü. Hâlâ ağlayan oğlumu pusetinden çıkarıp emzirmeye başladım. Diğer yandan kontrol ettiğim kızım mışıl mışıl uyuyordu. İçim içimi yiyiyordu, Mehmet ne oldu acaba?

Hafif gülümseyerek baktım kızıma, önce babasına yeni bir hayat verdi şimdi de onu uyandırana kadar ağlamış ve başarmıştı. Annem haklıydı galiba onun ağlamaları babasına dua ve şifaydı. Kucağımda uyuyan oğlumu pusetine koyup beklemeye başladım. Bir yandan Ceren'in hemen gelmesini isterken diğer yandan getirebileceği olumsuz haberlerden de korkuyorum.

Kırk dakikalık bekleyişin ardından nihayet Ceren gelirken merakla arabadan fırladım.

"Nasıl?! " korkuyla sorduğum soruya Ceren derince bir nefes alarak yorgunca verdi. Ayakta zor duruyor desem yeriydi. "Gel şöyle oturalım. " Gösterdiğim banka doğru yürüdük birlikte. Ceren çökercesine oturdu, omuzunu sıvazlayarak yanına oturdum.

"Çok şükür zihinsel olarak hiçbir sıkıntısı yok her şeyi hatırlıyor, zorda olsa konuşabiliyor ama hiçbir uvzunu hissetmiyor. Nörolojikte olabilir, fizikselde onun için birkaç tahlil yapılacak. MR çekilecek ve birtakım testler daha yapılacak. "

"Senin kanaatin ne? "

"Fiziksel olmasını umuyorum, eğer nörolojik olursa abimin eski haline dönmesi çok zor olur. Ağır beyin ameliyatları geçirmesi de muhtemel. " Son cümlesinden ne kadar korktuğu aldığı nefesten bile belliydi.

"Nörolojik ya da fiziksel ne olursa olsun onun iyileşeceğine inanıyorum. "

"Seni sordu, çocukları sordu. İkisi de senin dediğimde gözlerindeki mutluluğu görmeliydin, hele ki annemle babamın adını çocuklara koyduğunu söylediğimde mutluluktan ağladı. Seninle konuşmak istediğini söyledi ama çene kaslarındaki erime yüzünden çok zor konuşabiliyor bu yüzden çok fazla yordu kendini konuşabilmek için, çok yorulduğu için tekrar uyuya kaldı. Doktor zamanla konuşmasının düzeleceğini söyledi. Durumu toparladıkça uyanık kalma süreleride uzayacakmış. "

MERYEM "Tamamlandı"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin