Küçük bir kasaba olan Ordborn için yine sessiz başlayan bir sabahtı, önceki sabahlarda işlerine gitmek için evlerinden çıkan kasaba halkı bu sabah aynı şeyi yapmıyor ve bu kasabayı olması gerektiğinden daha sessiz kılıyordu. Colin ve Thomas, Zoe'nin barında oturmuş duydukları talihsiz haber karşısında ne yapacaklarını düşünüyordu.
Z - "Ben ne yapacağım şimdi? Nereye giderim ki? Burada büyüdüm ben."
C - "Kasaba kaç senedir Diego'nun elinde biliyor musun?"
Z - "Son üç senedir onun elinde, ondan önce babası yönetiyordu. Antonio De Cortes, aynı işi yapmalarına rağmen onun insan ilişkileri daha iyiydi. Küçükken beni her gördüğünde mutlaka bana verebileceği bir şeyi olurdu."
C - "Diego babasını iyi yönden hiç örnek almamış anlaşılan."
T - "Gevezeliği bırakın da Diego ile ne yapacağımızı düşünün."
C - "Kasaba halkını buradan öylece kovamaz, ben buraya yeni bir hayat kurmaya geldim. İzin vermem."
T - "Malikaneye gidelim, konuşalım."
Thomas hışımla ayağa kalkıp Colin'i peşinden dışarıya kadar sürükledi ve belirli bir uzaklığa geldiklerin de kolunu bırakıp bakışlarını önce Malikaneye sonra Colin'e dikti.
T - "İçerde söylemek istemedim ama bu adamı durdurmanın tek yolu onu öldürmek."
C - "Öldürme sebebimiz çok geçersiz kalmaz mı? Ne diyeceğiz? adam bizi sahibi olduğu kasabadan kovmaya çalıştığı için onu öldürmek zorundaydık mı?"
T - "Tabii'ki hayır. Burnuma kötü kokular geliyor ve geçen gün liman da bulduğumuz cesedin nedense Diego ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum."
C - "Beni yanlış anlama adamı savunmuyorum tabii ama bu düşünceye nasıl vardığını merak ediyorum sadece."
T - "Olay yerinde bulduğun deri eldiven var ya sıradan bir eldiven değil. Birinci sınıf kaliteli deriden imal edilmiş. Ayrıca birisi cinayet işlemek istiyor ve koskoca Amerika da bula bula kasabaya sadece bir kilometre uzaklıktaki bu limanımı buluyor? Yani demek istediğim yapbozun tüm parçaları elimizde büyük resmi görmek için bir veya iki parçaya daha ihtiyacımız var."
C - "Tamam, sorduğuma pişman oldum. Gidelim şu malikaneye."
İkili hızlı adımlarla görkemli malikaneye doğru ilerlemeye başladılar. Yol üzerinde Thomas, belindeki silahı Colin ise bıçağını bir çalılığa bırakarak beş dakika sonra kendilerini malikanenin merdivenlerini çıkarken buldular. Diego'nun adamları hemen önlerini keserek üstlerini aradı ve onları Diego'nun odasının önünde beklemeye aldı. Koridor bekçisi odanın kapısını tıklatıp Diego'yu bilgilendirdikten sonra koridorun başına geri döndü ve Colin ile Thomas içeriye davet edildiler.
D - "Hoşgeldiniz beyler, size nasıl yardımcı olabilirim?"
T - "Biz aslında Kasabalının acilen evlerini ve işyerlerini boşaltmaları hakkında dedikleriniz için konuşmaya geldik."
D - "Bu konu hakkında fikrimi değiştirmeniz imkansız, ben çoktan kararımı verdim. Bir hafta içinde tüm kasaba boşaltılmış olacak."
C - "Böyle bir şey yapmadan önce mâl sahiplerine danışsanız daha iyi olabilirdi."
D - "Mâl sahipleri beni ilgilendirmez, sonuçta sahibi oldukları yapılar benim kasabam da yer alıyor. Bugün gidip görüşeceğim ve bir hafta sonra yıkım için ekipler gelecek."
T - "İnsanlar burada bir hayat kurmuş buraya bel bağlamışlar. Onlara sıkıldığınız zaman kenara attığınız oyuncaklar gibi davranamazsınız."
D - "Benim olanı nasıl kullanacağımı bana mı öğreteceksin?"
Diego, Thomas'ı ittirip güvenliklere seslendiğinde Colin, masanın üzerindeki eldiveni cebine attı ve ikili güvenlikler tarafından dışarıya atılınca Thomas ayağa kalkıp bir küfür savurdu.
T - "Bir şey gözüne çarptı mı?"
C - "Evet elimizdeki eldivenin aynısı masanın üzerinde gördüm ve aldım tabiki."
Eldiveni cebinden çıkarıp Thomas'da bulunan teki ile eşleştiler, birebir aynısıydı. İkili birbirlerine bakarak gereken son parçayı'da bulduklarını konusunda anlaştılar ve geldikleri yoldan geri yürürken çalılığın içinden silahlarını aldılar.
C - "Bugün görüşmeye gideceğini söyledi sende duydun, bence gitmemesi daha iyi olur."
T - "Yolunu kesip öldürelim mi diyorsun?"
C - "Sen öldür yani ben başka kimseyi öldürmek istemiyorum."
T - "Bu işte beraberiz sanıyordum."
C - "Öyleyiz ama bilirsin işte George cinayeti yüzünden aranıyorumdur muhtemelen, bir tane daha istemem."
T - "Diego'nun öldüğünü kimse bilmeyecek ki rahat ol."
Thomas, kolunu Colin'in boynuna attı ve gülümseyerek bar'a girdiler.
- Aynı günün akşamı
Diego, Artemy ile görüşmek üzere aracına binmiş, kasabanın çıkışına doğru sürüyordu. Direksiyonu sola doğru kırdığı anda önüne başka bir araç çıkınca sert bir fren yaparak durdu ve diğer araçtan inenleri gördüğünde silahını çekip kendisi de indi.
D - "Yine mi siz? İlla sizi öldürmem mi gerekiyor? Çekilin yolumdan!"
T - "Hiç sanmıyorum Diego, ölmesi gereken sensin."
Thomas, ani bir harekete geçerek Diego'ya karşı atağa geçti ve sıkmak için kaldırdığı silahına vurarak ondan uzaklaştırıp yüzüne bir yumruk attı. Fakat Diego, her an bir dövüşe hazırlıklı olduğundan Thomas'ın yeni bir yumruk atmaya çalışan elini tutup kıvırdı ve göğsüne bir tekme atıp yere serdi. Hemen arkasından Colin saldırdı fakat öfkeli Diego, onu da iki yumruk ile yere serdi ve tekrar ayağa kalkan Thomas'a doğru ilerleyip bir tekme ile tekrar yere serip kolunu tutarak tersinden attığı bir tekme ile kolunu kırdı.
D - "Mafyalar genellikle silah kullanır gibi bir klişeyi düşünmediniz umarım. Çünkü ben uzun zaman yakın dövüş eğitimi aldım."
T - "Siktir git."
Diego, silahını çıkarıp yerde yatan Thomas'a doğrulttuğu anda bir el silah sesi yankılandı. Thomas gözlerini kapatmıştı. Tekrar açtığında önce yanında yatan Diego'ya sonra elinde silahla dikilen Colin'e baktı.
T - "Beni kurtardın."
C - "Ölmene göz yumacağımı mı sandın? Kalk hadi."
Yerde yatan Thomas'ı sağlam kolundan tutarak kaldırıp arabaya yerleştirdi ve Diego'ya dönüp bacaklarından tuttuğu cesedi çalılıklarla dolu kanala sürükledi ve aşağıya atıp geri araca döndü.
C - "Bunun için sonra geri döneriz, önce seninle ilgilenelim."
Şoför koltuğuna yerleşen Colin, anahtarları Thomas'dan aldı ve aracı çalıştırarak tekrar kasabanın içine doğru sürerek olay yerinden uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE ORDINARY
FantasyNormal bir dünyada yaşayan sıradan bir insan olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Öyleyse bildiğiniz dünyanın hiç bilmediğiniz bir yönünü keşfetmeye hazırlanın.